Çiçeklerin perisi Flora aramızda!
Alessandro Romano
Bir zamanlar güzeller güzeli Flora isminde bir genç kız yaşarmış. Bir gün çok sevdiği kır bahçelerinde dolaşmaya çıkmış. Tek tek her gördüğü çiçeği koklarken, rüzgar tanrısı ile karşılaşmış. Zephyr (Zephyros-Favonius) görür görmez güzelliğine aşık olduğu Flora’yı kaçırmış. Ona düğün hediyesi olarak tüm çiçekli bitkilere ve ekinlere hükmetme gücünü vermiş. Flora, bundan sonra ağaçları çiçeklendirmeye, çiçek açan her bitkiye hükmetmeye başlamış.
Flora adı, çiçek anlamına gelen Latince ‘flos’ kelimesinden geliyor. O bir periydi. Sanat ve edebiyat dünyasında saçında çiçekler olan bir peri olarak yer aldı. Rönesans döneminde birçok ressam ve sanatçı Flora’dan ilham alıyor onu çiçek ve bahar tanrıçası olarak çiziyorlardı.
En eski Roma tanrıçalarından bir olan Flora, bu yıl da havaların ısınmasıyla uyandı. Tuniğini ve pelerinini giyindi. Başına bahar çiçeklerini taktı. Eline doğanın tüm renklerinden ve çeşitlerinden oluşan bir demet çiçek aldı. Çiçeklere tek tek dokunmaya başladı. Elini değdiği her bitkiden çiçekler fışkırmaya başladı. Çünkü bahar, Flora’nın mevsimi. Çiçekler, aşk, doğurganlık ve bereket onun karakteristik özelliğiydi…
Ama Flora’nın gücü bununla sınırlı kalmamış, tanrı Mars’ın doğmasında önemli bir etkisi olmuş. Jupiter’in Minerva’yı kendi kafasından çıkarmasına içerleyen İuno, bir erkekle ilişkiye girmeden bir çocuk doğurmak için Flora’ya başvurmuş. Flora, bir kadına dokunduğunda gebe bırakan bir çiçeği İona’ya vermiş. Bu çiçek sayesinde tanrıça İona ‘Mars’ı tek başına meydana getirebilmiş. İşte bu nedenle Romalılar yılın ilk ayına Mars (Mart) adını vererek onun Flora ve bahar ile ilişkisine vurgu yapmışlardır.
İnsanlar, yeniden doğuşun, bereketin, güzelliğin ve çiçeklerin perisi Flora’nın onuruna 27 Nisan’da başlayan 3 Mayıs’a kadar süren şenlikler düzenlemeye başlamış. Altı gün süren festival süresince at yarışları, atletizm yarışmaları, tanrıçayı kutlayan oyunlar ve tiyatro gösterileri düzenlenirmiş. İnsanlar tanrıçayı memnun etmek için bu etkinliğe saçlarında çiçekler ve renkli kıyafetlerle gelirmiş.
Bu altı gün süren festivalin anlamı sadece tanrıçayı memnun etme amacı taşımıyordu. İnsanların çalışıp, ürettikten sonra özgürce eğlendikleri ve istediklerini yaptıkları zamandı. Flora’yı kutlamak, genel olarak hayatı ve içindeki tüm güzelliği kutlamayı temsil ediyordu. Her yer parlak renkler ve çiçeklerle süsleniyordu. Yenilenme ve insanlara bir şeyler yapmaları için yeni bir şans sunma yeteneği, herkesin istediği bir dilekti. Bu nedenle tanrıça Flora en sevilen Roma tanrılarından biridir.
İlk gün insanlar tanrıçaya adak olarak buğday, daha sonraki günler süt ve bal getirirlerdi. İnsanlar, Flora’yı her zaman çok sevdiler, bu yüzden adaklarını düzenli olarak getirdiler. Çünkü Flora, yenilenme, bereket ve çiçek tanrıçasıydı ve o dönemdeki ürünler hayatta kalmayı ve yaşamın devamını temsil ediyordu. Bir noktadan sonra bazı insanların pervasız davranışları nedeniyle tüm festival durdurulmuş.
Flora, Roma Capitolino Müzesi
Dönemin Roma İmparatoru Titius Tatius, Flora’nın onuruna bir türbe ve tapınak inşa ettirmiştir. Tapınak, bir zamanlar araba yarışları yapılan, daha sonra stadyum olarak kullanılan Circus Maximus yakınında yapılmış.
Flora’ya adanmış bale, Flora’nın Uyanışı olarak adlandırıldı. Ayrıca karakterlerden birinin tanrıça Flora olduğu Henry Purcell’in “Periler ve Çobanlar” isimli operası da var.
Bu Roma tanrıçasına adanan heykeller, Roma’nın her yerinde ve aynı zamanda Avrupa’nın geri kalanında da bulunabilir. Örneğin Roma Capitoline’de ve Polonya’da Szczecin’de bir tane bulunuyor.
Bugün sadece Roma değil, tüm İtalya her çeşit çiçeklerle süsleniyor. Balkonlardan, parklara kadar… Bunun nedeni bereketli Flora ve çiçeklerden oluşan periler ordusu olabilir mi? Haydi siz de gelin bu eşsiz şenliğe katılın…
Condividi: