Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

Dante mi? Beatrice mi?

Ayfer Selamoğlu

Dante Alighieri’nin ölümünün üzerinden 700 yıl geçti, ama eserleri birçok sanat yapıtına esin kaynağı olmaya devam ediyor. Bir ‘başyapıt’ olan İlahi Komedya başta olmak üzere tüm eserlerinde,  platonik, çocukluk aşkı Beatrice’nin etkisi olduğu söyleniyor. Acaba doğru mu? O muhteşem eserlerin kaynağı güzeller güzeli Beatrice mi?

Dante Alighieri: AB’nin fikir babası; politik düşünür; İtalyan dilinin babası; edebiyat teorisyeni; şair; yazar…

Sanatı ve fikirleriyle ‘Rönesans’ akımının doğuşuna katkı sağlayan bir dahi…

Shakespeare ve Goethe’yle birlikte Batı Avrupa Edebiyatı’nın önde gelen ismi…

İdeal bir toplumu, bireylerin önemini anlattığı, ‘İlahı Komedya’ isimli eserinde dile getirdiği “öfke, kibir, kıskançlık, açgözlülük, oburluk, ihtiras ve miskinlik gibi” ölümcül günahlar halen güncelliğini koruyor..

Eserlerinde hesaplaştığı, “zorba, sahtekar, din sömürücüsü, çıkarcı, bencil, tecavüzcü” gibi günahkar gerçek kişiler, halen hakimiyetini sürdürüyor…

İlahi Komedya’da tasvir ettiği Cehennem, bugün tüm dünyada yaşanıyor: Ahlaksal ve toplumsal çürüme; güç ve çıkar savaşları; sömürü; açlık; doğanın yok edilmesi; iklim değişikliği: sonu gelen hayvan ve bitki türleri; salyalı denizler ve ölümcül hastalıklar hepimizi sarıyor…

İşte böylesine ahlaki ve siyasi evrensel mesajlar içeren eserlere imza atan Dante Alighieri’nin esin kaynağı olarak, kimileri Beatrice’yi işaret ediyor.  Hadi o zaman gerçeği anlamak için, Dante’nin rakamlara sığmayan hayatının peşine düşelim:

Şövalye dedesi gururuydu…

Takvimler 1265’i gösteriyor, Toscana eyaletinin Floransa kentinde siyasi fırtınalar esiyordu. Böylesine kasvetli günlerin birinde orta halli, soylu bir ailenin evinde Dante dünyaya gözlerini açıyordu. Soylulukları, Haçlı seferlerine katılan şövalye büyük dedesinden geliyordu. Asıl adı Durante’dir. Her iki isminin de anlamı ‘kalıcı’ dır.  Ama  ortaçağ döneminde kullanılan Dante ismini kullanmayı tercih eder. Beş yaşında annesini kaybeder. Babası yeniden evlenir, ancak o da Dante 12 yaşındayken ölür. Hukukçu, kirli işlere adı karışan babasını sevmeyen Dante, eserlerinde ondan hiç söz etmez. Onun yerine bir şövalye olan, babasının dedesini gururla sahiplenir. Çünkü ona göre soylulukları zenginlikten değil, dedesinin kahramanlığından gelmektedir. Bu tip bir soyluluk, ona göre çok daha anlamlı ve önemlidir.  Daha 12 yaşındayken, dönemin geleneklerine göre ailesi tarafından Gemma di Manetto Donati ile sözlendi. 8 yıl sonra evlendiği Gemma’dan Pietro, Jacapo, Giovanni isimlerinde üç oğlu ve Antonia, Beatrice isimlerinde iki kızı oldu. (kimi kaynaklara göre bir kız çocuğu vardı. Antonia rahibe olunca Beatrice ismini almıştı) Dante, Floransa’dan sürgün edildikten sonra karısı Gemma’yı bir daha göremedi.

Yüzü güneşe dönüktü…

Dante’nin eğitimine ilişkin bilgiler net değildir. Ama hayatının her dönemini Sokrates’in, “Bilgi, ruhun gıdasıdır” sözüne uygun olarak geçirdiğini biliyoruz. İlk eğitmenleri, latince yerine italyanca kullanım fikrini aşılayan Brunetto Latini ve İtalyancayı kendine has kullanışı ile öne çıkan Bologna doğumlu şair Guido Guintelli’ydi.  Etkilendiği Latini’den retoriği öğrenir ve hocasının teşvikiyle halk dilinde şiirler yazmaya başlar. Dante, ana dilinin dışında diğer dilleri de çok iyi kullanıyordu: Bunlar Latince, Fransa’nın güneyinde konuşulan latin kökenli Provençal dilleri ve Fransızca olarak sıralanıyor. Latin ozanlarını, özellikle ustası olarak gördüğü Vergilius’u derinlemesine inceledi.  Latinlerin yanında  Yunan ve dönemin İtalyan şairlerinin eserlerini okuyordu. Yazmak konusunda yeteneklerini geliştirirken mantık, retorik, dilbilgisi, astronomi, felsefe ve resim gibi konularda kendisini eğitiyordu. En çok Aristoteles’ten, Aquinolu San Tommaso’dan ve Vergilius’tan etkilendi. Dönemin önemli isimlerinin düzenlediği entelektüel toplantılara katılıyor, alanında yetkin, önemli isimlerle arkadaşlıklar kuruyordu. Ozan Guido Cavalcanti, Cazella ve Ressam Giotto gibi isimler dostları arasındaydı. Cavalcanti ile felsefi tartışmalara giriyordu. Ressam Giotto di Bondone’yle resme ilgi duyuyor, resimler çizmeye başlıyordu. Müzisyen Cazella ile müziğe ilgi duyuyor, bestelemesi için ona şiirler yazıyordu. Çağının siyasi olaylarıyla daha yakından ilgilenmeye başlamasıyla, felsefe ve tanrıbilim alanlarına da yöneliyordu.

Dante ve toplumsal dönüşüm yılları…

Dante’nin yaşamı, toplumsal dönüşüm dönemine denk gelmişti. İçinde bulunduğu on üçüncü yüzyıl, büyük çatışmaların, edebi coşkunun ve büyük vatansever duyguların harekete geçtiği bir çağdı. Derebeylikler çökmüş, cumhuriyetler, krallıklar ve senyörlükler gibi küçük küçük egemenlik alanları ortaya çıkmıştı. Bir yanda aristokrasiyi savunan imparator yanlısı Ghibellinolar, diğer tarafta papa yanlısı Guelfolar vardı. Papanın yönetimini savunan Guelfolar da Beyazlar-Siyahlar olarak ikiye bölünmüştü. Burjuva sınıfı tarafından desteklenen Beyazların reformist düşünceleri vardı. Papa ve papalık konusuna daha temkinli yaklaşıyorlardı. Siyahlar ise feodal devirden kalan asilzadelerden oluşuyordu. “Popolo minuto” diye adlandırılan küçük zanaatkarlar ve işçiler gibi kesimlerin oluşturduğu, daha düşük halk tabakası tarafından destekleniyorlardı. Papa’ya her yönden bağlı Siyahların düşüncesi daha bağnazdı.

Kilisenin siyasete giderek daha fazla karışması, insanlar arasındaki huzursuzluğu arttırıyordu. Toplumdaki düzensizlik, çatışma hali ve karmaşa, artık bir yetişkin olan Dante’yi de üzüyordu. Sonunda Floransa siyasetinde aktif rol üstlenmeye karar verir. Ve “din ve siyasetin birbirinden ayrılması gerektiğini savunan” Guelfo partisinin Beyazlar kanadını destekler. Bu süreçte Papa VIII. Bonifatius Floransa’nın iç işlerine daha fazla karışmaya, Siyahlara aktif bir biçimde destek vermeye başlar. Bu da Floransa’nın önde gelenleriyle Beyazları rahatsız eder. Dante’nin Floransa hükümetinin başındaki altı kişilik kurula seçildiği 1300 yılında, Papa Bonifatius daha fazla dayanamıyor, Beyazların Floransa’daki iktidarına son vermek amacıyla eyleme geçiyordu. Bunun için Fransa kralı Philippe le Bel’in kardeşi Charles de Valois’i de yanına alıyor, onu Floransa’ya gitmeye ikna ediyordu. Valois, süvarileriyle birlikte Floransa’ya giriyor, Siyahların desteğiyle Beyazları şehirden çıkarıyordu. Beyazların mallarına el konurken bir kısmına idam cezası veriliyor, çoğunluğu da sürgüne gönderiliyordu. Papa’dan hoşnut olmayan Dante de cezalandırılıyordu. Sahtekarlık, gayri meşru kazanç elde etmek gibi asılsız suçlardan ötürü para cezasına çarptırılıyor ve iki yıllığına Floransa’dan sürgün ediliyordu. Daha sonra ele geçirildiği takdirde idam edilmesi kararı alınıyordu. Böylece Dante’nin yaşamında ızdıraplı, ama verimli sürgün dönemi başlıyordu. 

Agnolo Bronzino (1530)

Din ve devlet işlerinin ayrılmasını istiyordu

Dante sürgün yıllarında, küçük yaşlardan itibaren doldurmaya başladığı bilgi sandığını açar ve yazmaya başlar. Ona göre Tanrı, insanlara iki kılavuz göndermişti. Birisi ahiret işlerinden sorumlu  Papa, diğeri dünya işlerinden sorumlu İmparator’du. Hz. İsa’ya atfedilen, “Sezar’ın olanı Sezar’a verin. Tanrı’nın olanı da Tanrı’ya” görüşünden etkilenmiş olabilir miydi? Bilmiyoruz. Ama her ikisi de aynı görüşte birleşiyordu. Dante’ye göre Imparator ve Papa kendilerine verilen görevi bir yana bırakıp güç ve çıkar oyunlarına başlamışlardı. Bu da toplumda derin bir karmaşaya ve huzursuzluğa neden oluyordu. Ve Dante İlahi Komedya aracılığıyla içinde bulunduğu bozuk düzeni ve sorumlularını anlatmaya başlar. Ahlaksızlığın, bozuk düzenin düzenin yol açacağı korkunç sonları gösterir. Bu sondan kaçınmak için kurtuluş yollarını anlatır. Bunun yolunun bireysel ve toplumsal ahlaktan geçtiği mesajını verir.

Platonik aşkı Beatrice

Dante’nin hayatındaki en önemli kişilerden birisi de kuşkusuz ölümsüz aşkı Beatrice’dir. Ortaçağ döneminde evlilikler genellikle sınıf ve mülkiyet temeline dayanıyordu. Özellikle asil aileler arasında bu gelenek yaygındı. Küçük yaşta aileler arasında verilen sözler normaldi. Böyle olunca da evlilik dışı, ulaşılmaz aşklar da sıradandı. Gizli, ulaşılamayan aşklar tutkuya dönüşüyor ve ulu bir duygu olarak ifade ediliyordu. Şanslı olanlar sanat eserlerinde varlıklarını ölümsüzleştiriyordu…  

Dante’nin Beatrice aşkı da böylesine tutkulu hikayelerden biridir. Dante’nin ve Beatrice’nin aileleri tanışıyorlardı. 8 yaşındaki Beatrice ile 9 yaşındaki Dante, komşu evlerden birinde verilen bir partide karşılaşmışlardı. Çiçeklerle dolu bahçede gördüğü melek güzelliğindeki Beatrice’yi görür görmez tutuldu.  Beatrice’nin de kendi gibi bir çocuk olması, ilahi duygularla aşık olmasına engel olmamıştı. O gün yüreğini kelepçeleyen aşk zinciri ölene kadar Dante’yi özgür bırakmadı…  

Cesare Saccaggi (1903) Dante ve Beatrice’nin bahçede ilk karşılaşması

İkinci karşılaşmaları dışarıda olur. Beyazlar giyinmiş Beatrice arkadaşlarıyla, nehir kenarında yürüyüş yapmaktadır. Beatrice, Dante’ye selam verir. İki kez karşılaşmalarına rağmen Dante’nin aşkı çok büyüktür. Beatrice’nin gebelik zehirlenmesi nedeniyle 24 yaşında hayatını kaybetmesi, bu aşkı daha da körükler. Dante içindeki aşk ateşini, “Ölmemişim ama diri de değilim; bir nebze aklın varsa tasarla ne hale geldiğimi, yaşamla ölümden yoksun kalınca…” sözleriyle ifade eder.

Gerçek hayatta kavuşamadığı sevgilisine, ahirete yaptığı yolculuğu anlattığı İlahi Komedya’sında kavuşur. Dante 14233 dizelik İlahi Komedya’ya başladığında Beatrice artık gencecik bir ölüdür. Üstelik aşık olduğu bir şövalyeyle evli, o sırada sevdiği adamdan hamile kalmış genç bir kadındı. Sadece yirmi dört yıl süren hayatında Dante’ye hiç aşık olmadığı gibi Dante’nin ona olan aşkından da bihaberdir. Kuşkusuz Beatrice’nin ölümü Dante için büyük bir şoktu. Muhtemelen Beatrice’nin ölümünden sonra Dante çalışmalarına daha sıkı sarılmıştı. Beatrice’nin çok genç bir yaşta ölmesi, Dante’nin onu ölümsüzleştirmesine yol açmış, Beatrice’ye maddi, ölümlü ve insani bir görünümden çok manevi, ölümsüz, mükemmel ve ilahi bir görünüm vermesine neden olmuştur.

İlahi Komedya…

İtalyanca Cehennem anlamına gelen Inferno bölümü ile başlayan yapıt, günaha susayan vahşi yaratıkların kasvetli dünyasından Purgatorio (Araf) ve Paradiso (Cennet) ile ölüm sonrası yaşama uzanan bir dünyayı konu ediniyor. Eserinde Cehennem, Cennet ve Araf’ı gezen Dante hem büyük aşkıyla acı çekerek cehenneme gidiyor hem de aşkı sayesinde cennete ulaşıyordu. Kendisine Cehennem’de ve Araf’taki gezinmelerinde hocası Virgilius rehberlik ediyordu. 9 çemberden oluşan, aşağıya doğru daralan bir yapı olarak tasvir ettiği Cehennem’in alt çemberleri daha ağır günahlar içindir ve alt katlarda cezaların ağırlığı da artmaktadır. Bu katmanlardan bir kısmı yedi ölümcül günaha göre sınıflandırılmıştır. Dante, Cehennem’deki yolculuğunda günahkarların çektikleri acılara tanıklık eder. Araf’ın tepesine geldiğinde, tam cennete girecekken, rehberlik görevini Virgil’den Beatrice devralır. Yüceltilmiş, “Dürüst, temiz, iyi kalpli, namuslu, ahlaklı” gibi her türlü iyi özelliği taşıyan melek Beatrice, Dante’yi alır, semaya, yani ilahi ışığın kaynağına ulaştırır.

2021, Dante Alighieri’nin 700. ölüm yıl dönümü nedeniyle “Dante Yılı” başlığı altında yüce şaire adandı. Tüm dünyada “halen devam eden” çeşitli etkinlikler düzenlendi. Eserleri ve görüşleri Beatrice eşliğinde ele alındı. Beatrice’nin Dante’nin hayatındaki önemi dile getirildi. Dante, genç yaşta hayatını kaybetmiş mükemmel, karakterli, dürüst ve namuslu ve bu özellikleri nedeniyle cennete giden Beatrice’nin kimliğinde kötüleri, ahlaksızları, sahtekarları sergilemiş olabilir mi? Ve kendisine cennetin kapısını açan sevdiği kadının eşliğinde dürüst, ahlaklı ve namuslu olanların  cennetin en üst seviyesinde yer alacağını diğerlerinin ise her türlü işkencenin uygulanacağı Cehennem’e gönderileceği mesajını vermiş olabilir mi?

Sonuç olarak Dante, kendi yarattığı dünyasında ödülü hak ettiğini düşündüğü kişilikleri Beatrice’nin kimliğinde huzurlu cennetle ödüllendirmiş, 7 ölümcül günahın da aralarında yer aldığı kötülükleri işleyen günahkarları ise canavarlarla dolu kasvetli cehenneme mahkum etmiştir. Sevdiği Vergilius ile sohbet etmiş, 9 yaşından beri tutkuyla bağlandığı Beatrice’yle aşkını doya doya yaşamıştır…

error: Content is protected !!