Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

Dünyanın en büyük ışıklı doğum sahnesi: Manarola

Anna Maria Tardiolo– Cinque Terre’nin büyülü ortamına yerleştirilmiş Manarola, Spezia La’dan bölgeye feribot ya da trenle gelenleri karşılayan ikinci sahil köyü. Ama bu masalsı köyün şöhreti her yılbaşı döneminde ışıkları gibi tüm dünyaya yayılıyor. Neden mi?

Çünkü her yıl doğuş sahnesi (Presepe) köyün tamamına kuruluyor. 8 Aralık’tan itibaren,  dünyanın en büyük ışıklı doğum sahnesi hem çevresini, hem İtalya’yı aydınlatıyor. Akşam karanlığında köye yerleştirilmiş 300 tane gerçek boyutlu figürleri aydınlatan 17 bin ampul yandığında Manarola gerçek bir masal ülkesine dönüşüyor. Doğanın sunduğu manzara ve insan dehası birleşince, şimdiye kadar çizilmiş en güzel resimlerden biri ortaya çıkıyor.  İzleyenleri nefes nefese bırakan bir açık hava çalışması yaratmak, gerçek bir sanat eserini oluşturuyor. Tepeden aşağıya uzanan köyün rengarenk evleri, boğazlar ve asfalt sokaklar da bu eserin oluşmasına önemli katkı sağlıyor.

Mario Andreoli: Bu muhteşem eserin sanatçısı. Doğum sahnesinin yapımını üstlendi. 1976’da tamamen tesadüfen ortaya fikrin, gerçeğe dönüşmesi altmış yıldan fazla sürdü. Bu süreci daha iyi anlamak için küçük bir geri adım atmak gerekiyor:  

Cinque Terre,  balıkçıların olduğu kadar çiftçilere de ait olan köylerden oluşan bir bölge. Denize doğru uzanan kat kat tepelerde yüzyıllardır üzüm bağları ve zeytinlikler ekilir.  Sadece deniz seviyesinden 400 metre yüksekliğe ulaşan terasları düşündüğümüzde ne kadar zor bir işi başardıklarını anlayabiliriz.  Ama doğayı, çevresini seven şefkatli ve kararlı çiftçilerin özverili çalışmaları her zaman meyvelerini vermiş… Yüzyıllardan beri dünyanın en lezzetli yağ ve şaraplarını üretiyorlar…

Bu süreçte köyün sakinleri de kendilerine sunulan nimetler için doğaya teşekkür etmeyi ihmal etmemiş. Her şarap hasadından sonra Manarola tepesine üç tahta haç yerleşmişler. Bunlar arasında, Mario Andreoli’nin annesi ve babası da vardı. Mario, babasının ölümünden sonra saygılarını sunmak için babasının haçını aydınlatmaya karar vermiş. Bu sırada bir araba aküsünün ışığı, tepenin üzerine yerleştirilmiş bir demiri aydınlatmış. Ve daha aydınlık bir eser projesinin tohumları Mario’nun zihnine o anda düşmüş. Halk da o parlak tohumları coşkuyla karşılamış. Ve büyük boyutlarda parlak bir doğum sahnesi hazırlama projesinin temelleri atılmaya başlamış. Bir kulübe, birkaç atık figür ve geri dönüştürülmüş malzemelerle başlayan proje her yıl biraz daha büyüdü. Ve nihayetinde 2007 yılında dünyanın en büyük aydınlık doğum sahnesi olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Ve masal köyü, bu proje sayesinde kurulan güneş enerjisine dayalı fotovoltaik sistemle de tamamen ekolojik hale geldi.

Bugün tanık olduğumuz sonuç, gerçekten bir harika! Sanat ve doğa arasında sürekli bir iletişim sürekli bir konuşmayı duyuyor, hissediyoruz: Önce düşünülen ve sonra yaratılan bir canlı proje. Ve devamında tarif edilemez güzellikteki manzaraları bir çerçeve olarak sanatın hizmetine sunan çevreci bir destek… Işıl ışıl Doğuş sahnesi sürekli evrim halindeki bir çalışma. Bizi her yıl geri dönmeye yönlendiriyor. Tepenin zirvesine çıkan basamaklı patikayı figürler eşliğinde çıkarız ve sonunda doğum kulübesine ulaşırız. İşte o an, İsa’nın doğumunu yukarıdan izleme zamanıdır. Gözlerimizin önüne serilen manzara, tepeye çıkmak için verilen emeğin karşılığını veriyor. Adeta büyüleniyorsunuz! Sanki yıldızlı gökyüzünün yansıması düşmüş gibi 300 figürün ışıklarıyla süslenmiş bir deniz ayaklarımızın altında uzanıyor. Sessizlik adeta Noel’in büyüsünü haykırıyor. Ve bu muhteşem bölgenin her zerresine yatırım yapan bir mucize el, ziyaretçileri kendine bağlıyor…

error: Content is protected !!