“Piano Piano!”
Günlerdir Cumhurbaşkanlığı seçimini konuşuyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü turlar derken boş oylar halen hakimiyeti hükmünü sürdürüyor. Ve halen siyasi partiler ortak adaylarını belirlemedi. O halde biz İtalyanların “piano, piano” yani “Yavaş, yavaş. Acele etme” felsefemizi anlatmanın tam zamanıdır.
İtalya’da dünü ya da geleceği değil anları yaşadığımızın, bir işi yavaş ama mükemmel yapmanın en iyi ifadesi, “piano piano” dur. Mesela aceleyle asansöre koşarken, palazzo’daki sevimli komşunuz gülümseyerek, “piano piano” diye seslenebilir. Akşam yemeklerimiz uzun sürer. Çünkü “piano piano” yeriz. Amaç yemek değil, o anın tadını arkadaşlarla, dostlarla ve ailemizle yavaş yavaş çıkarmaktır. Ya da İtalyancayı öğrenmenin zor olduğunu söylediğinizde yine aynı deyim karşınıza çıkar. Veya yeni bir eve taşınıyorsunuzdur. “Nasıl olacak?” diye kara kara düşünürken, pozitif bir gülümseme, “piano piano” diyerek tüm kaygı bulutlarını dağıtabilir.
Birçok anlama gelen piano kelimesi zarf olarak, “yavaşça, nazikçe, dikkatlice, sessizce” anlamlarını taşır. Veya bir plan olduğunda, tekrarlandığında, “yavaş yavaş veya azar azar” anlamına gelir. Versare l’olio piyano piyano (Yağı azar azar ekleyin), piano piano siamo arrivati (yavaş yavaş ama emin adımlarla oraya ulaştık) gibi… Tavsiye olarak da kullanırız. “Yavaş git, endişelenme, oraya varacaksın” gibi… “sessiz ol”, “nazik ol” ve hatta “sakin ol” anlamlarında da kullanılır.
Ve ikinci dilimiz ellerimiz de her zamanki gibi devrededir: avuç içimizi yukarı kaldırırız, birkaç kez aşağı ve uzağa iteriz.
Yeniden konumuza dönelim. 13. “Quirinale için halen üzerinde uzlaşılan somut bir isim yok!” diye kimse kaygılanmasın. Biz İtalyanlar bir işi yavaş yavaş, ama en iyi şekilde yapmaya çalışırız. Yavaş yavaş ama emin adımlarla istediğimiz noktaya ulaşırız…
Condividi: