Küllerinden doğan tiyatro: La Fenice
Isabella Laiden
Vita gazette – Venedik şehrinin mücevherlerinden Gran Teatro La Fenice’nin kaderi, adını aldığı efsanevi Fenice (Zümrüdü Anka) kuşuna benzer. La Fenice de bir ateşten doğdu. Daha sonra her yangında küle dönüştü. Ama her seferinde Zümrüdü anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğdu.
Teatro San Benedetto’dan La Fenice’ye
Adını “küllerinden doğma” göndermesinden alan ve “Zümrüdü Anka Kuşu” anlamına gelen La Fenice Tiyatrosu’nun doğuşu, “Teatro San Benedetto” adıyla bilinen binanın 1773’te bir yangında yok olmasıyla başlıyor.
On sekizinci yüzyılın sonunda Avrupa’da opera büyük bir modaydı. Venedik’te ikisi dramaya, diğer beşi de müziğe ayrılmış yedi tiyatro vardı. Bunlardan biri de San Benedetto Tiyatrosu’ydu. Özellikle 18. ve 19. yüzyılın başlarında kentin opera yaşamında öne çıkan sanat merkeziydi. Ancak şehrin en zarif ve popüler tiyatrosu olarak bilinen bu tiyatro 1773’te çıkan bir yangınla küle dönerek, yok oldu; Şehrin önde gelen asil ailelerinden Palchettisti Noble Society, tiyatroyu yeniden inşa etti. Ancak arsa sahibi Venier Ailesi, tiyatroda hak sahibi olduklarını iddia edince, iki aile arasında anlaşmazlık yaşandı. Ve yeni tiyatro dava konusu oldu. Yargıya taşınan dava, Veniers ailesinin zaferiyle sona erdi. Yeniden inşa ettiği San Benedetto’yu kaybeden Palchettisti ailesi daha büyük, daha gösterişli ve daha lüks bir başka tiyatro ve opera binası inşa etmek için harekete geçti.
Doğuşu muhteşem oldu
Palchettisti ailesi, izleyicilerin hem gözünü hem kulağını tatmin bir sanat eserine imza atmak istiyordu. Bunun için mimarlar davet edildi. Yardımcılarına ve matbaacılarına çizimlere ve maketlere başlanması talimatı verdiler. Palchettisti Noble Society, yeni tiyatronun ünlü San Marco bölgesinde inşa edilmesine karar verdi. Ve konumu Rialto Köprüsü ile San Polo bölgesine ve Accademia Köprüsü ile Dorsoduro’ya bağlanan yerde olan bir arsa bulundu.
Ve 1 Kasım 1789’da tiyatronun yapımı için yarışma duyurusu ilan edildi.
“1789 Bir İtalyan tiyatrosu
“Venedik’te S.Angelo ve S.Maria Zobenigo semtlerinde satın alınan arazinin üzerine kurulacak olan yeni Tiyatronun Soylu Cemiyeti, başkanlığını ve yardımcılarını çizim ve maket temin etmekle görevlendirmiştir…”
Tiyatroya su yolu ile ulaşılacağı düşünülerek tasarımcılara Rio Menuo’dan en az yirmi fitlik bir girişi, otuz iki gondolu alabilecek bir giriş düşünmeleri tavsiye ediliyordu. Ve yangına dayanıklı, çabuk müdahale edilebilecek ve onarılabilecek bir proje olmasının tercih edileceği belirtiliyordu.
Bir uzmanlar komisyonu, 28 proje arasından neoklasik mimar Giannantonio Selva’yı seçti. İşin maliyeti altı yüz bin dukaydı.
İtalyan tarzı bir tiyatro
Proje, İtalyan meydanı tipolojisini, “hem evde hem de meydanda yaşamaya izin veren doğal bir amfi tiyatro” yansıtan “bir sanat evi” olarak düşünülmüştü. Yan yana dizilen localar dezavantajlı gibi görünüyordu ama o dönemde halkın, her aşamayı kendi evi gibi deneyimlemesine izin veren ayrı sundurmaların verdiği konfordan vazgeçmesi mümkün görünmüyordu. İtalyanların yaşam tarzı göz önüne alındığında bu tercih doğruydu. Tiyatronun özelleştirilmiş alanlarında birlikte olmak, yemek yemek ya da dans etmek, dönemin toplumuna özgü yaşam biçimiyle örtüşüyordu.
Ve yeni tiyatro, 1790-1792 yılları arasında Campo San Fantin’deki San Marco bölgesinin Sestiere mahallesinde inşa edildi. Aile, talihsizliklerden sonra yeniden doğuşunu kutlamak için tiyatroya efsanevi La Fenice kuşunun adını verdi.
Küllerinden yeniden doğan La Fenice’nin açılışı Sensa Bayramı’nda 16 Mayıs 1792 tarihinde, Kont Alessandro Pepoli’nin metinlerinin, Giovanni Paisiello’nun müziği eşlik ettiği “I Giuochi” ile yapıldı. Açılış akşamı vesilesiyle, Gazzetta Urbana Veneta’nın muhabiri Fenice’nin dekorasyonu hakkında şu görüşleri dile getiriyordu: Tiyatro, mükemmel bir etki için gereken her şeye sahip; renklerin netliği, uyum, sağlamlık ve hafiflik gibi birleştirilmesi zor olan özellikler, hayranlık uyandıran bu eserde bir araya geliyor.
La Fenice, önemli isimlerin eserlerinin prömiyerlerine ev sahipliği yaparak, kısa sürede Avrupa çapında önemli bir opera merkezi haline geldi. Rossini’den Bellini’ye, Donizetti’den Verdi’ye, Stravinsky’den Prokofiev’e, Britten’den Nono’ya ve Maderna’ya kadar dünya operalarının sayısız prömiyerinin yapıldığı yere dönüştü Son zamanlarda Kagel, Guarnieri, Mosca, Ambrosini ve Perocco gibi isimler de bu listedeki yerini aldı.
Napolyon’un eli
Cumhuriyetin düşüşünden sonra, La Fenice de Fransız işgalcilerin tarzına boyun eğmek zorunda kalanlar arasındaki yerini aldı. Fransız egemenliği sırasında bir devlet tiyatrosu işlevini açıkça üstlendi. Napolyon’un Venedik’i ziyareti La Fenice’nin duvarlarına kadar yansımıştı. Tiyatronun dekorasyonu açık mavi ve gümüş renginde, imparatorluk stiliyle değiştiriliyor, Napolyon’u karşılamak için bir sahne olmaması nedeniyle, özel bir sundurma inşa ediliyordu. Ziyaret 1 Aralık 1807 Salı günü gerçekleşti ve ünlü konuğun onuruna Lauro Corniani Algarotti’nin “Jüpiter’in Yargısı” kantatı icra edildi. Takip eden Perşembe günü büyük bir dans partisi yapıldı. Kraliyet kütüphanecisi Abbot Morelli’nin ifadesine göre, görkemli bir şekilde dekore edilmiş tiyatro salonu, en yüksek kalibreli karakterlerin sığınağı için tasarlanmış, büyüleyici bir yer görünümündeydi.
Daha sonra imparatorluk tarzına uygun olarak ‘sahne” inşa edildi. İlham perilerinin eşlik ettiği “Apollon’un Zaferi” arabasının etrafında düzenli geometrik bölmelere sahip bir yapı oluşturuldu. Böylece, Barok geleneğinde güneş tanrısına benzetilen “yeni güçlüye” bir atıf yapıldı. Merkezi sahne, dereceli başlı on madalyon, Anka kuşları ve müziği ima eden kabartmalarla çevriliydi. Napolyon şehre bir daha dönmeyecekti ama diğer hükümdarlar, bu gösterişli prestijin tadını çıkarmaya devam ettiler.
1836 yangını
12-13 Aralık 1836 gecesi, bir sobanın arızalanması nedeniyle çıkan bir yangında tiyatronun bazı bölümleri, odalar, iç mekanlar tahrip oluyordu. Ancak mühendisler Tommaso ve Giovanni Battista Meduna tiyatroyu 7 ay gibi kısa bir süre içinde orijinal Selva projesinin modeline göre yeniden inşa ediyorlardı. Ve La Fenice, adını aldığı kuş gibi kısa bir süre içinde küllerinden yeniden doğuyordu.
Yeniden doğuşu kutlamak için 26 Aralık 1838 gecesi bir gala düzenlendi. Açılış, Donizetti’nin bu vesileyle yazdığı “Maria di Rudenz” ile gerçekleşti. Daha sonra tiyatronun stilleri ve süslemeleri birkaç kez değiştirildi. Yapılan müdahaleler, Avusturya baskısının bir sembolü olarak, 1948 halk ayaklanması sırasında ortadan kaldırılan “imparatorluk locası”yla ilgiliydi. La Fenice’yi on sekizinci yüzyıl kökenlerine geri döndürmek için imparatorluk locasının yerine altı tane halk için yapılmış loca inşa edilmişti. 22 Ağustos 1849’da, Avusturya İmparatorluğu geldiğinde sundurmayı, önceki biçime uygun olarak yeniden inşa etmesi emredildi. 1854’e kadar, iç dekorasyonu Venedik’in on sekizinci yüzyıl tarzından esinlenerek yeşil ve altın vernikle yapıldı. İmparatorluk sundurmasının yerini Savoy arması olan kraliyet kutusu aldı. Bu süreç aynı zamanda binanın Giuseppe Verdi ve eserleriyle özdeşleştiği dönemin başlangıcını da oluşturuyordu. 1946’da kanatlı San Marco Aslanı, 1866’dan beri mevcut olan Savoy arması yerine sahnenin alınlığına geri döndü.
Sanatın tadı
On dokuzuncu yüzyıl boyunca La Fenice, Gioachino Rossini, Giuseppe Verdi ve Vincenzo Bellini gibi büyük İtalyan yazarların operalarının sayısız prömiyerine ev sahipliği yapan birincil öneme sahip bir tiyatroydu. Her yaştan en büyük besteciler, şarkıcılar, yönetmenler, dansçılar ve sanatçılar La Fenice sahnesinden geçiyordu.
1996’da yeniden küle döndü
Tiyatro, küçük müdahaleler dışında, “29 Ocak 1996” akşamına kadar tarzını korudu. O günlerde La Fenice restorasyon ve uyarlama çalışmaları nedeniyle kapalıydı. Çevresindeki kanallar temizlik nedeniyle kuruydu. İki elektrikçi Enrico Carella ve kuzeni Massimiliano Marchetti, restorasyonu üstlenen Viet Şirketi’nin elemanı olarak tiyatronun bakımında çalışıyorlardı. Ve zamanında yetiştiremeyecekleri yüzde yüz kesin gibiydi. Gecikmeler nedeniyle ceza almamak, mücbir sebeplerden dolayı gecikmeye neden olmak için bir yangın çıkarmaya karar verdiler. Yapılan soruşturma sonucunda elektrik tesisatçısı Enrico Carella ile Massimiliano Marchetti suçlu bulundu. 2003 yılında hüküm giyen Carella ve kuzenine sırasıyla 7 ve 6 yıl hapis cezası verildi.
2004’de bir kez daha doğdu!
Venedik eyalet ve şehir yerel idareleri, İtalyan merkezi hükümeti ve UNESCO mali desteğiyle süren inşaat 90 milyon Euro’ya mal oldu. Ama La Fenice Tiyatrosu eski cephesini kaybetmeden yeniden yapıldı. Farklı dönemlerde ve farklı sanatçılar tarafından yapılmış, alçı ve yaldızlarla zengin bir şekilde dekore edilmiş iç mekanlar, yanan eski süslemeleri ve mobilyalar neredeyse mükemmel bir şekilde kopyalandı. Ve becerikli ustaların müdahalesiyle restore edildi. 2001’de yeniden yapılmaya başlanan binanın seyirci kapasitesi 840’tan 1000’e yükseltildi. Cephe görseli korunarak aynı şekilde inşa edilen La Fenice, Kasım 2004’te La Traviata eserinin temsili ile yeniden açıldı.
Adının içerdiği kader, Teatro La Fenice’nin yıkıcı bir yangınla yok olduğu 1996’da bir kez daha küllerinden yeniden doğmayı başardığında ortaya çıktı. Gran Teatro La Fenice, halen Venedik’teki ana tiyatrodur. Olağanüstü akustiği ile dünyanın en güzel ve prestijli tiyatrolarından biridir. Bir Fenice kuşu gibi rengarenk güzel tüylerinden farklı melodiler söylemeye devam eder…
Condividi: