Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

Nefes Kesen Ferrariler…

Alessandro Romano

I. Dünya Savaşı’nda yere düşen Enzo Ferrari ayağa kalktı, koşmaya başladı. II. Dünya Savaşı sonrasında “Ferrari” isimli bir at asaleti, azmi, cesareti ve hızıyla şaha kalktı. O günden beri o da koşuyor…   

Tasarımın ve estetiğin ülkesi İtalya’da, I. Dünya Savaşı sonrasında, Enzo Ferrari düştüğü yerden kalktı, hayallerinin peşinden koşmaya başladı. II. Dünya Savaşı sonrasında, “uzakları yakınlaştıran Ferrari adındaki bir at” asaleti, azmi, cesareti ve hızıyla şaha kalktı, attığı her bir adım ayrı bir efsaneye dönüştü. Heyecanlı, çalışkan ve hırslı binicisininin öncülüğünde İtalya ve otomotiv denince ilk akla gelen markaya dönüşen Ferrari, şahlanmış siyah atlı amblemi, kusursuz el işçiliği, klasik kırmızısıyla ve tüm renkleriyle otomobil tutkunlarının gönlünde  taht kurdu.

Ferrari’nin doğuşu

Dünyanın en özel ve ünlü otomobil markası Ferrari’nin varoluş hikayesi, “mitolojideki başı insan, vücudu at  Cherion gibi” Enzo Ferrari’nin hayat hikayesiyle başa baş gider. 18 Şubat 1898 tarihinde, Enzo Ferrari İtalya’nın Modena şehrinde orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Alfredo’nun metal işleme atölyesi vardı. Mütevazi ve mutlu bir aileye sahipti. Baba Alfredo bir gün oğulları Alfredo ve Enzo’yu 1908 yılında Bologna’daki bir otomobil yarışına götürür. 10 yaşındaki Enzo o gün kararını verir. Gelecekte yarış pilotu olacak, yarışlara katılacaktır. Ancak I. Dünya Savaşı milyonlar gibi onun da kaderini değiştirdi. 1916 yılında cepheye giden babası ve abisi grip salgını nedeniyle hayatını kaybedince daha 18 yaşındayken hayat mücadelesine başladı. Sonradan Enzo’da savaşa katıldı ve tüm dünyada 100 milyona yakın insanın yaşamını yitirmesine sebep olan Ispanyol gribi hastalığına yakalandı. Bu yüzden Enzo’nun askerlikle ilişiği kesildi. Normal, mütevazi bir yaşantısı olan ve eğitimine devam eden Enzo’nun hayatı bir anda, bir savaşla alt üst olmuştu.

İyileştikten sonra Fiat’a başvurur ancak kabul edilmez. Savaş bitmişti. Ülke ekonomisi en kötü günlerini yaşamaktaydı. İşsizlik ve hayat mücadelesi dünyayı sarmıştı. Babasını, ağabeyini kaybeden Enzo acilen iş bulmak, annesine ve kendisine bakacak parayı kazanmak zorundadır. İş ararken hayallerini de göz önünde bulunduruyor, genelde otomotiv sektörüne başvurular yapıyordu. Enzo böyle bir dönemde otomobil fabrikalarında işçi olarak çalışmaya başladı. Ona karşı yapılan tüm dışlama ve hakaretlere üzülüyordu ama her seferinde daha da hırslanıyordu. Yarış pilotu olmak ve kimsenin yetişemeyeceği kadar hızlı arabalar üretmek, onun en büyük hayaliydi. Sonunda Torino’da  test sürücülüğü yapabileceği küçük bir firmayla çalışmaya başladı. Daha sonra CMN (Costruzioni Meccaniche Nazionali) ve Vespa’da test sürüşleri yaptı. Katıldığı yarışlarda dikkatleri çeken Enzo, 1920 yılında Alfa Romeo’da yarış pilotu olarak çalışmaya başladı. Enzo Ferrari tam bir hız tutkunuydu. Yarışlarda yaptığı manevralarla, keskin virajlardaki yüksek dönüş hızıyla herkesi büyülüyordu. Alfa Romeo’da çalışırken araba yarışçılığında adını duyurdu ve en popüler isimler arasına girdi. 1929 yılında kurduğu Scuderia Ferrari takımı, Enzo için bir hayal niteliğindeydi ancak genç yarış pilotu yönetim ve planlama konusunda o kadar iyiydi ki Scuderia Ferrari kısa bir süre içerisinde Alpha Romeo’nun resmi yarış takımı haline geldi.

Enzo Ferrari, 1920 yılından 1932 yılına kadar Alfa Romeo’da yarış pilotu olarak çalıştı. Oğlu Dino dünyaya geldikten sonra yarış pistlerinden ayrıldı. Tüm enerjisini otomobil fabrikası işlerine harcamaya başladı. Ancak Alfa Romeo onun peşini bırakmadı; yarış otomobillerindeki üstün yeteneği sebebiyle Enzo’ya Alfa Romeo’nun sportif direktörlüğü teklif edildi. Ferrari’nin kontrolündeki yarış takımı katıldığı tüm yarışları kazandı.

Alfa Romeo’nun sportif direktörlüğü görevinden ayrılan Ferrari, doğduğu yer olan Modena’da küçük bir atölye kurdu. Sadece kendinin kullanacağı bir araba tasarlamak istiyordu. Ama bu kez II. Dünya Savaşı başlamıştı. Yaşadığı yer bombalanınca, arabasının tasarımını bitiremeden Maranello’ya taşınmak zorunda kaldı.

Ferrari Şirketinin Doğuşu

Uğradığı bombalı saldırı nedeniyle atölyesi yerle bir olan Enzo Ferrari, Maranello’ya taşınarak burada yeni bir düzen kurdu. Yıllar boyunca hayalini kurduğu yarış arabasını tecrübesiyle, aşkıyla, tutkusuyla ve bitmek bilmeyen azmiyle tasarladı. 1946 yılında kendi adını taşıyan ilk arabayı yarattı. Ferrari 250 ve 250G modelleri, markanın yükselmesini sağlayan tasarımlar oldu. Tarihler 1950’leri gösterdiğinde Ferrari otomobil dünyasının zirvesine oturmuştu. 1951 yılında 14 yarış kazanıldı, 1960 ve 1965 yılları arasında ise 6 yıl üst üste Le Mans zaferine imza atıldı.

Oğlu Dino Ferrari’nin Ölümü

Katıldığı tüm yarışları kazanan spor ve lüks otomobil markası Ferrari artık tüm dünyada tanınıyordu. Ferrari’nin şahlanışı sürüyordu ancak şirket profesyonel bir anlayışla işletilmiyordu. Bu nedenle ciddi ekonomik sorunlar yaşamaya başladı. Bu dönemi atlatmak için çareler arayan Enzo Ferrari, İtalyan mafyasından borç para almıştı.  Bu süreçte oğlu Alfredo Dino Ferrari öldü. Dino’nun ölüm sebebi hakkında farklı görüşler atıldı. Enzo Ferrari, oğlu Dino’nun ölümünden sonra “Ferrari Dino” serisini yarattı.

Ferrari’nin Fiat’a Satılması

1960’lı yıllarda İtalya’da yeniden baş gösteren ekonomik kriz ve yükselen enflasyon işçilerin ayaklanmasıyla neredeyse tüm fabrikaları zora soktu. Ferrari de bu süreçte büyük zorluklar çekmeye başladı. Ferrari, 1965 yılında önce hisselerinin küçük bir bölümünü, 1969 yılında da hisselerinin yüzde 90’ını Fiat’a sattı. Enzo Ferrari, ölümüne kadar şirketin işlerinin kontrolünü elinde tutmaya da devam etti. Şirketin 40. yılını kutlamak amacıyla üretilen F40 modelinin Enzo Ferrari’nin en beğendiği model olduğu biliniyor.

Ferrari’nin Amblemi

Sarı zemin üzerine, eklenmiş siyah at resmi bulunan bir amblemi olan Ferrari, günümüzde de  hem yarış araçları ve hem de lüks araç denildiğinde ilk akla gelen marka olmayı sürdürmektedir. Ferrari‘nin ünlü amblemi, sarı zemin üzerinde şahlanmış siyah attan oluşur. Ambleminin üst tarafında İtalya’nın ulusal renkleri olan kırmızı, beyaz ve yeşil şeritler eklenmiştir. Yine amblemin üzerinde yer alan “S” ve “F” harfleri ise markanın ilk kurulduğu zamanki ismi olan, Scuderia Ferrari’yi  ifade etmektedir. Enzo Ferrari, savaş pilotu Count Francesco Baracca’nın uçağında bulunan kırmızı attan esinlenerek şaha kalkan siyah atlı logoyu tasarlamıştır.

Ferrari Müzesi

Ferrari Müzesi de her yıl on binlerce ziyaretçiyi Ferrari’nin anavatanı Maranello’ya çeken bir efsaneye dönüştü. Hemen şehrin girişinde kurulan Fabrika geçmişle gelecek arasında sanatsal bir başyapıt olarak yükseliyor. Oğlunun adının verildiği “Via Dino Ferrari” sokağı ziyaretçilerini Ferrari hediyelikleri satan dükkanlarla karşılıyor. Ferrari kırmızısı ile boyanan vitrinleri öne çıkaran mağazalarda model arabalardan, şapkalara, ayakkıbılardan, tşörtlere, kalemlerden çıkartmalara kadar her türlü hediyelik eşya bulunuyor. Bu caddede koleksiyonluk Ferrari ürünleri ile yedek parçalar da bulunuyor. Ferrari kırmızısı çelik borularla sarılı Galleria Ferrari’nin girişinde iki adet heykel ziyaretçileri karşılıyor. 3 kattan oluşan müze Ferrari hayranlarını hayallerin peşinde koşanların kavuştuğu büyülü dünyaya taşıyor.

error: Content is protected !!