Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

“Apollonia ve ben”

Ayfer Selamoğlu

Paulo Coelho, “Yaşam denilen macerada iki şey vardır. İyi tesadüfler ve kötü tesadüfler” der.
Bir barda otururken hayatımızın aşkıyla ya da uzun soluklu bir dostla tanışmak, yaptığımız bir hata ya da kaza sonucu hayatımızdaki değişimler… Hayatımıza giren insanlar, aldıkları, kazandırdıkları veya kaybettirdikleri…

Mimma ile tanışmam hayatımdaki iyi tesadüflerden biridir. Film festivali için Taormina’daydım Ama bu şirin kasabayı ve insanlarını o kadar çok sevmiştim ki kaldığım süreyi 3 aya kadar uzatmıştım.  İşte o sonradan gelen ek süre bana Mimma Cacopardo’yu kazandırmıştı.

Mimma ev sahibimdi. Enerjisiyle, samimi gülüşüyle, zarafetiyle onu görür görmez sevmiştim. Sonra kahve içmek için sözleştik. Festival zamanıydı. Doğal olarak konu filmlerden açıldı. Ve yine doğal olarak Taormina’ya yarım saat uzaklıktaki Savona Kasabası’nda bazı bölümleri çekilen “The Godfather” filminden konuşmaya başladık. Her zamanki gibi senaryosu, çekimleri, kurgusu ve yönetmeniyle benim için ilk sırada yer alan bu başyapıt üzerine konuşmaya doyamıyordum. Ben heyecanla anlatırken Mimma, “Ben de o filmde oynadım” diyerek araya girdi. O an ne yapacağımı bilemedim. Çok şaşırmıştım. Onlarca kez izlediğim filmin kahramanlarından biri karşımda oturuyordu. Ve karşılıklı sohbet ediyorduk. Üstelik sürekli The Gotfather filmini, “Böyle filmler artık yapılmıyor” diye düşündüğüm bir dönemde karşıma çıkıyordu. Bu bir mucize olmalıydı. Ona, “Hadi anlat, nasıl oldu? Filmde sen kimdin? Neler yaşadınız? Neler hissediyorsun?” sorularımı peş peşe sıraladım. Mimma anlattıkça gözleri parlıyor, ben dinledikçe “The Godfather” filminin bir parçası oluyordum…

Sicilya: 1970’li yıllar…

Corleone ailesinin en küçüğü Michael Corleone, babası Don Vito Corleone’ye düzenlenen suikast girişimine karşı yaptığı “misilleme operasyonu’yla Amerika’da mafya savaşını başlatmıştı. Oysa o, ailesinin gözbebeği, babası Vito’nun küçük prensiydi. Hukuk eğitimini yarıda bırakarak İkinci Dünya Savaşı’na katılmış bir vatanseverdi. Geleceğin, senatörü hatta başkanı olacaktı. Bu yüzden babası ve tüm ailesi, onu kirli işlerden uzak tutuyordu. Karşılıklı silahların patlamasından sonra, “ortalık sakinleşene kadar” Michael’in bir süre gizlenmesi gerekiyordu. Ve ailesi onu köklerinin bulunduğu topraklara gönderiyordu…

Sonra Michael’i Sicilya’da pastoral bir ortamda, köylü gömleği, yeleğiyle ve başında kasketiyle görürüz. Koyunların otladığı, çan seslerinin duyulduğu bir ortamda tüfekli iki korumasıyla yürüyüş yapmaktadır. Bir süre sonra yerel halkla karşılaşırlar. Grupta kadınlar, çocuklar ve adını sonradan “tuhaf bir biçimde” babasından öğreneceği büyüleyici güzellikte bir genç kız vardır.

Apollonia (Simonetta Stefanelli) dağlar, bitkiler ve çiçeklerle çevrili doğanın içinden eşsiz güzelliğin, saflığın ve masumluğun bir tanrıçası gibi yükselir. Ani ve karşı konulmaz cazibesi vardır. Güzelliği büyüleyici, gözleri zengin, gizemli dudakları yumuşak ve pembedir. Üzerinde doğayla ve fiziğiyle uyumu bir kıyafet vardır. Bordo elbisesi, diz boyu ve boldur. Ama feminen hatlarına göre cömert, rüzgarın hareketini alacak hafifliktedir. Apollonia’nın elbisesi, havadarlığı ve toprak tonuyla, kavurucu Sicilya manzarasının kahverengi ve kırmızılarını tamamlamaktadır.

Apollonia, tozlu yoldan çıkarken temiz yüzü ve mücevher bakışlarıyla Michael’i büyüler. Michael, onu görür görmez hareketsiz kalır. Daha ilk anda saflık ve büyük bir aşkla Apollonia’ya bakmaya başlar; korumasının sözleriyle, “yıldırım çarpmış” gibi olur.

Saf ve dinginlik içinde tutkulu bir aşk hikayesi böyle başlar. Apollonia, Corleone ailesinin temel değerlerini temsil etmektedir. Apollonia İtalya’dır, aşktır, tutkudur, aileyi ve ait olduğu topluluğu bireyselliğin önüne koyan değerlerdir. Apollonia Vitelli-Corleone, Michael’in dönüşümünde çok önemli bir rol oynayacak aşk perisidir, Michael’in hayat çizgisini değiştiren, ama aynı zamanda Michael’in de hayatını değiştirdiği masum ve narin güzelliktir… O an, ikisinin de hayatını sonsuza kadar değiştirecek bir tesadüftür…

İşte her ikisinin gözlerinin buluştuğu o anda, Apollonia’nın elinden tuttuğu küçük bir kız vardır. Kendisi gibi uzun, kahverengi saçları vardır. Üzerinde masumiyetin, temizliğin ve yeni bir sayfanın simgesi beyaz kıyafetler vardır. Elbisesi rüzgarı alacak kadar kabarıktır… O, Apollonia’nın masumiyetini, temizliğini simgeleyen küçük peri kızıdır. O, küçük Apollonia’dır… İşte daha sonra filmin ilerleyen bölümlerinde de karşımıza çıkan bu küçük kız, karşımda oturan Mimma’ydı… Onun da hayatı değişmişti… The Godfather filmiyle hayatı boyunca gururla taşıdığı mükemmel bir tesadüfü olmuştu… 

Bu sene zamansız filmlerden, “Godfather”in 50. Yıldönümü. Ve bu nedenle Paramount restore edilmiş 50. Yıl versiyonunu yayınladı. Taormina Film Festivali, bu yıl 26 Haziran’da başlayacak festivali, efsane yönetmen Francis Ford Coppola ve onun revize edilmiş başyapıtı “Godfather” filmiyle açılıyor. Ben de bu vesileyle her birinizi “The Godfather” filminin bir parçası yapmak için Mimma’yı yeniden zaman yolculuğuna çıkarıyorum. Hep birlikte kutlamalara katılmak için…

-Mimma, “Baba” filminin ekibine nasıl katıldın? Bize biraz o günlerden bahseder misin?

1971 yılının yaz mevsimiydi. Okul yeni bitmişti ve ben çocuk ruhumla güzel ve huzurlu bir yaz mevsimine hazarlanıyordum. Tek düşüncem sahile gitmek ve bebeklerimle oynayabilmekti.  O günlerde Francis Ford Coppola’nın, filmini çekmek için ekibiyle birlikte Sicilya’ya geldiği duyuldu. Ben çocuktum, o zaman bir şeyin farkında değildim…

– Fark ettiren ne oldu?

Teyzem. Hayatımın dönüm noktası olacak kapılarından birini bana açtı. Hiç unutmuyorum. Çok sıcak bir Sicilya günüydü. İkindi vaktiydi. Teyzem bizi ziyarete geldi. Tamamen tesadüf diyebiliriz. Otelden arkadaşları ona Amerikalı bir film ekibinin geldiğini söylemişler. Ve teyzeme uzun kahverengi saçlı bir küçük kız arandığını bildirmişler. Tıpkı benim gibi! Teyzem benim bu filmde oynayabileceğimi söyleyince üzüldüğümü hatırlıyorum…

– Neden? Mutlu olman gerekmiyor muydu?

Hayır. Bu istek, beni mutlu etmek yerine kaygılandırdı. Çünkü bana ışık yılları ötesinden bir istek gibi gelmişti. Hayal bile etmediğim, düşünmediğim, aklıma gelmeyen bir şeydi. Bana çok yabancıydı. Küçüktüm ve annem olmadan, bilmediğim başka yere gitme düşüncesi beni üzmüştü.

– Seni nasıl ikna ettiler?

Annemsiz gitmeyeceğimi söyledim. Annem de gelecekti. Sonra kuzenlerim de oyuncu seçimlerine katılacaktı. Piknik yapmaya gider gibi gidecektik. Benim için oyuna dönüşmüştü.

– Seni doğrudan sahneye mi aldılar?

Yok, hayır. Önce başvuranları değerlendirdiler. Ve seçmeler sonucunda ben de ekibe dahil oldum. Benimle birlikte kuzenlerim Tina ve Aurora da seçilmişti. Bu beni ayrıca mutlu etmişti.

– Hangi kriterlere göre sizleri seçtiler?

– Uyumlu, söyleneni yapabilecek kapasitede büyükler ve çocuklar arıyorlardı. Benim rolüm ayrıca Apollonia gibi uzun saçları olan şirin bir çocuk olması gerekiyordu. Oyuncu seçimi Jolly Diodoro otelinde (halk bahçesinin yakınında) gerçekleşti. Aradıkları özelliklere sahip olduğum için kazandım.

– Çekimler ne zaman, nerede yapıldı?

1971 Temmuz sonu ile Ağustos ayının başı arasında Sicilya bölümleri tamamlandı. 6 Ağustos 1971’de çekimler sona erdi. Çekimler filmde yansıtıldığı gibi Corleone’de yapılmadı. Apollonia ve Michae Motta Camastra kırsalında karşılaştı. Michael ve Apollonia’nın babası arasındaki görüşme ve düğün Savoca’da gerçekleşti. Bugün Bar Vitello halen açık. Annemin de katıldığı nişan töreni Fiumefreddo’daki Palazzo degli Schiavi’de gerçekleşti. 

– Bugün çekimlerden ne hatırlıyorsun?

7 yaşındaydım. Günümüz kızlarıyla alakası yok. Çok utangaçtım. Kesinlikle sinematik deneyimler yaşamayı hayal etmiyordum. Birden kendimi, ne olduğunu bile bilmediğim olumlu bir deneyimin içinde buldum. Ama Apollonia öyle şefkatli bakıyordu ki, hiç korkmadım. Birçok yeni yüz vardı. Benim için yabancı bir dil yani İngilizce kullanıyorlardı. Başka bir dünyada gibiydim.

– Çekimlerde zorlandın mı?

Yok, hayır. Her şey çok çabuk geçti. Çekimler arasında kesinti olmadı. Bizlere açık renk, yaşlılara  koyu renk elbiseler verdiler. Motta Camastra (Corleone’yi temsil eden kasaba) çok sıcaktı. Sahnedeki gibi birkaç ağaç ve çok sayıda zakkum vardı. Apollonia ve Michael Corleone arasındaki geçişler, yerel korumalar, diğer kız çocuklarını oluşturma sahneleri oluşturuldu. Apollonia ve ben el ele tutuşarak ilerledik. Sahneyi birkaç kez tekrarladık.

– Apollonia sahne arkasında nasıldı?

Apollonia, yani Simonetta Stefanelli gerçekten çok güzeldi. Bana ve herkese karşı çok nazikti. Çok şefkatli bakıyordu. Belki de bende daha 16 yaşında olan o “küçük kızı” görüyordu.

– Ya Coppola?

Francis Ford Coppola ve Al Pacino (ki kim olduğunu bilmiyorduk) bizimle çok az etkileşime girdiler. Apollonia da Al Pacino’yu tanımıyordu. O da hızla çekimlere dahil olmuştu. Al Pacino fazla ilgi çekmedi. Çünkü bilinmiyordu. Makyaj yapılmıştı. Yüzünde morluklar vardı.

– Sizlere ücret ödediler mi?

Evet, bize günlük 15 Euro ödediler.

– Ne yaptın o parayı duruyor mu?

Hayır, ama onunla bir bebek aldım. Halen en kıymetli eşyam olarak, kıskançlıkla saklıyorum.

– O günlerden unutamadığın anlardan biri nedir?

Her anı unutulmaz. Ama grubun parçası bir Romalı beyefendi vardı. Bana güzel sesiyle, “ama bu bebek ne kadar güzel, onu Roma’ya götüreceğiz !!!!” dediğini hatırlıyorum. Küçüktüm, utangaçtım. Belki de korkuyordum, bilmiyorum. Bir başka düşündürücü yer, Michael ve Apollonia’nın nişan sahnelerinin çekimlerine katıldığım muhteşem bir barok mücevher olan Fiumefreddo’daki Köleler Kalesi. O sahneden instagramda, elim beni kendisine yakın tutan annemin elinin üzerindeyken fotoğrafçıya ya da yönetmene baktığımı gösteren bir kare bulmayı başardım. Karakteristik yüzleri olan diğer insanlar nişanlıların etrafını sarmıştı. Gerçek, yerel bir tören gibiydi…  

– The Godfather’ın 50. yılında senin duygularını öğrenebilir miyiz?

Önemini her anladığımda değeri daha da artıyor.  50. yıl dönümü olan bu yılda, duygum daha da büyük ve güçlü oldu. Çünkü, “The Godfather”ın restore edilmiş versiyonunun gösterimine filmde benimle birlikte rol alan annem, ailem ve çocuklarımla birlikte katıldım. Beni bir süre önce olduğum gibi tekrar görme fırsatı! Ve o günler..

Bizimle duygularını ve anılarını paylaşarak, o günleri bize de yaşattığın için teşekkürler Mimma. Bu başyapıt için hepinize, katkısı olan herkese çok teşekkürler…

error: Content is protected !!