Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

L’avventura (1960)

Alessandro Romano – “Pekala! Ama dışarı çıkmadan önce bana ‘sensiz kalınca sanki bir bacağım eksik’ demelisin! Git, şehri tek başına ziyaret et. Ama ‘duvarın üzerindeki gölgene sarılmak istiyorum’ de bana!” Claudia (Monica Vitti)

Senaryosu ve yönetmenliği Michelangelo Antonioni’ye ait olan psikolojik-drama filmi, “İletişimsizlik Üçlemesi” olarak anılan serinin ilk filmidir. “L’avventure”, hem Antonioni’nin hem Monica Vitti’nin uluslararası sahnede isimlerini duyurması açısından çok önemlidir. Yönetmenin kendine has tarzını da oluşturan bu film, Yeni Dalga hareketiyle görünür hale gelen modernizmin entelektüel eleştirisine de yeni bir bakış açısı getiriyor, modern sinemanın başlangıç noktalarından biri oluyordu.

Antonioni’nin filmlerinde aşk, ihanet, hırs, kayıtsızlık, bunalmışlık, melankoli gibi duygu ve ruh halleri pek çok farklı perspektiften ele alınır. Ancak daha derinlemesine bakıldığında bu duygu yüklü filmler, bünyesinde politik gündeme dair pek çok referans barındır.

Antonioni, siyah beyaz çektiği L’avventura ile kamerasını burjuva sınıfına çevirir. Ama bunu Hollywood tarzıyla değil, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin detaycı ve Yeni Dalga’nın entelektüel bakış açısını birleştirerek yapar. Böylece kendine özgü, ayrı bir alan yaratır. Kamerasını aslında burjuva sınıfına çevirmiştir ama filmin esas odak noktası bireydir. Sınıfsal detayları arka planda kullanır.

Film II. Dünya Savaşı sonrası İtalya’sında geçmektedir. Ülke savaşın ve faşist yönetimle geçen yılların getirdiği yıkım, içsel çatışmalar ve ekonomik bunalımla uğraşmaktadır. Bu travmalar Yeni Gerçekçi filmlere de yansımıştır. 1950-1960 yılları arasında Marshall Planı kapsamında alınan yardımlar İtalya’yı ayağa kaldırmıştır ancak sorunlar bitmemiştir. Köyden kente göç, işçi ve işveren arasındaki çatışmaların artması, fakir ve zengin arasındaki uçurumun derinleşmesi gibi sorunlar yaşanmaktadır. Antonioni üçlemesiyle 60’lardaki refah ortamının Batılı birey üzerinde yarattığı yıkıcı-yabancılaştırıcı tahribatı eksen alır…

İşte böylesine bir konjonktürde L’Avventura, zengin bir aileye mensup Anna’nın yaşamına odaklanır. Antonioni, önce Anna ve Sandro arasındaki duygusal beraberliği ve bozulmaya başlayan ilişkilerini seyirciye tanıtır. Daha sonra Anna, sevgilisi Sandro ve en yakın arkadaşı Claudia’nın da dahil olduğu bir grupla bir yat gezisine çıkar. Tuhaflıklar, filmin ana eksenini oluşturan burjuva karakterlerle ilk karşılaşma anımız olan yat sahnesinde başlar. Kısa cümleler dışında birbirleriyle hemen hiç konuşmayan insanların geçit töreni, uzun planlarla ve ağır çekimle sürüp giderken, iletişimsizlik ve sıkıntı seyircinin algısına bilinçli olarak hükmeder. Sandro bir mimardır ama tarihsel dokunun bozulmasına dair herhangi bir kaygı duymaz. Filmin 26. dakikasında ortadan kaybolacak Anna’nın yaşamdan beklentisi yok gibidir. Eğlencenin mimarı Patricia ve diğer davetliler adeta zorla bir araya getirilmiş gibidirler.

Yat Akdenize doğru açılırken, Anna sevgilisine karşı hissettiği duygularını sorgulamaya başlar. Yat bir adaya yaklaştıktan kısa bir süre sonra Anna gizemli bir şekilde kaybolur.  Anna’yı arayamaya başlayan Sandro ve Claudia’nın arasında bir aşk başlar. Anna’ya karşı takındıkları insani sorumluluğa dönük tavır, bir noktadan sonra bencilliğe doğru evrilir. Diğerleri de bir süre sonra kaybolan arkadaşlarının arkasından aynı umursamazlığa kapılır.

Film boyunca Anna’nın en yakın arkadaşı Claudia karakterinin yaşadığı içsel değişim Antonioni’nin seyirciye vermek istediği mesajları içerir. Yaptığı şeyden dolayı vicdan azabı duyan, pişmanlık ve utanç karışımı hislerle önceleri Sandro’ya karşı çıkmaya çalışan Claudia, kısa süre sonra kaderine boyun eğer ve mutluluğu Sandro’nun kollarında bulmaya çalışır. Claudia’nın kısa süre içinde geçirdiği değişim, Antonioni’nin izole mekanlarda karakterleri resmedişi ve uzun plan sekansları ile son derece mesafeli anlatılır. Aşkın tutsağı olan Claudia, vicdan azabına karşın aşka kapılarını da açmaktan geri durmaz. O aşkını coşkuyla yaşarken, Antonioni’nin mesafeli anlatımı seyirciyi yaşanılan ilişkinin ahlaksal boyutunu sorgulamaya zorlar. 

La Avventura insanoğlunun kendi kendini sorgulayışını ekrana taşıyarak, ruhsal çürümüşlüğü ve vicdan azabını izleyiciye aktarır. Claudia’nın kimlik arayışından, yalnızlığından, vicdan azabından, aşka karşı beklentilerinden sonra geriye kalan umutsuz bir kabulleniştir.

La Avventura burjuvaya farklı bir bakışı da içinde barındırır. Filmde insanlığın geldiği en üst noktayı da işaret eder. Antonioni’nin kendi deyimiyle; “belleği kıt olan, vicdan azabı duygusu yetersiz, kolayca ihanet eden, uzlaşmaya yanaşan insanın incelemesidir.” Kael’in “en yüksek toplumsal ve ekonomik noktaya varmış üst sınıfın yeni gerçekçiliği” olarak formüle ettiği ve “belleği kıt, vicdan azabı duygusu yetersiz, kolayca ihanet eden insanın incelemesi”dir anlatılan…

Antonioni üçlemesi“nin ilk filmi L’Avventura’dan sonra La Notte ve Eclisse’yi çeker. Bu filmler, ünlü sinema eleştirmeni Sandro Bernardi’ye göre La Dolce Vita da dahil olmak üzere İtalyan Sineması’nın ikinci yeniden doğuşudur. Fellini, Visconti ve Antonioni, insanın varoluşsal krizine ilişkin modern sinema dilini yaratan önemli yönetmenlerdir.

Filmin Künyesi

Yönetmen: michelangelo antonioni

Oyuncular: gabriela ferzetti, monica vitti, lea massari

L’Avventura, 1960 yılında Cannes Film Festivali’nde yönetmene özel jüri ödülünü kazandırır.

Monica Vitti, L’Avventura‘daki performansıyla 1961 yılında, En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre kazanır.

 

error: Content is protected !!