Vita Gazette

Le notizie dall’Italia.

Roma’nın Barok güzellikleri arasında büyüyen nadir bir çiçek: Bvlgari

Ayfer Selamoğlu- Bir Bvlgari taşımak, içi su dolu değerli taşların, ışık yansımaları eşliğinde aktığı, bir şelalenin önünde durmak gibidir: nadir bulunan, prestijli ve özgün bir deneyimdir; duruşuyla, pırıltısıyla hem kadını hem de erkeği tamamlayan bir statü, bir saygınlık göstergesidir… 

Kararlı girişimci örneği: Sotirio Voulgaris

Roma şirketinin tarihi uzun ve maceralı. Bugün İtalya’nın en ünlü ve en eski markaları arasında yer alan, İtalyan mükemmelliğinin amblemlerinden biri olan Bvlgari’nin kökenleri, Corfu adasının karşı kıyısında uzanan Epiros’a kadar uzanıyor. Ve hikaye 1857’de Paramythia’da doğan Sotirio Voulgaris adında bir Yunan beyefendiyle başlıyor. Aile ağacının yaprakları 16. yüzyıla kadar görülebilen Voulgaris ailesinin neredeyse tüm mensupları, gümüş işçiliğiyle uğraşıyordu. Bizans geleneğine göre gümüş işleyen, sanatında yetenekli bir aileydi. Sotirio, ailesinin ve sanatlarının dönüm noktasını oluşturacaktı…

Sotirio, ne istediğini bilen, kararlı bir gençti. Hayatını sorunlu küçük bir köyde geçirmek istemediğine karar verdi. Henüz 20 yaşındayken ilerleme yolculuğuna başladı. 1870’de ailesini de alarak Yunan ve İtalyan kültürlerinin birleştiği karşı kıyıdaki muhteşem Korfu adasına taşındı. 1880’lerin sonunda açtığı mağaza ile Bvlgari markasının yolculuğunun tohumlarını attı. Korfu’dan sonra bir süre Napoli’de yaşayan Sotirio, Roma’ya göç etti. 1881 yılıydı…

Sotirio’nun kaderi, ölümsüz şehir Roma’da değişmeye başladı. 1884’de Via Sistina’da ilk mağazasını açan Sotirio, Voulgaris aile ismini, Bulgari olarak değiştirdi. Böylece ismine de markasına da köklerinden gelen daha Latin bir kimlik kazandırdı.1905’e gelindiğinde firmanın yükselişini sağlayacak mağazasını meşhur Via dei Condotti’de açmıştı. Bulgari, ilk günlerinde antik Yunan, Roma ve Bizans sanatından ilham alan gümüş mücevherleriyle dikkat çekti. Kabartmalı ve işlemeli gümüş kreasyonları hem İtalyanlar, hem turistler için cazibe merkezi olmuştu. Herkesi ve her şirketi olumsuz etkileyen 1. Dünya Savaşı’ndan sonra, oğulları Giorgio ve Costantino’nun sezgilerine güvenerek mücevherat üretimine geçti. Bu adım, Bulgari firmasını lüks markalar klübüne daha da yakınlaştırdı.

Babalar ve oğullar…

Sotirio Bulgari’nin 1932 yılında vefatı, marka için yeni bir dönüm noktası oldu. Constantino ve Giorgio kardeşler markayı yeniden yapılandırdılar. Via Condotti mağazasının ismini hem resmi hem Roman alfabesine uygun olarak ‘BVLGARI’ olarak değiştirdiler. V harfini, ailenin Roma’ya olan tutkusunu ve bu duygunun tasarımlarına yansımasını göstermek için kullandılar. Markanın pembe ve bej ‘hallmark’ını oluşturdular. 1940’lardan itibaren sarı altının ışıltısı ve ‘Serpenti’ kreasyonlarının kıvrımlı spiralleri gibi yeni unsurları kullanmasıyla Bvlgari’nin zarif İtalyan stili, şekillenmeye başladı. Bu yıllarda firma, elmaslı platin setlere de yöneldi. Refahın artmaya başladığı savaş sonrası, 1950’lerdeki Dolce Vita dönemi Bulgari’ye de yansıdı. Firma, dünya çapında popüler oldu.  

1967’de markanın sorumluluğunu ailenin üçüncü jenerasyonu, Giorgio’nun 3 oğlu, Paolo, Gianni ve Nicola üstlendi. En büyük oğul Gianni, Bvlgari CEO’su olmuştu. Paolo dünyanın en önde gelen kuyumcusu olarak ünlendi. En küçükleri Nicola ise “işadamı bir kişilik” olarak bilindi. Ama aynı zamanda tasarımla ilgileniyor, madeni para koleksiyonu yapıyordu.

Bvlgari kardeşler, ilk uluslararası mağazalarını 1970’te New York Fifth Avenue’deki Pierre Otel’de açtılar. 1970’li yılların sonunda Genova’da, Monte Carlo’da ve Paris’ te üç mağazaları daha oldu. 1981 yılında CEO olan yeğen Francesco Trapani göreve gelir gelmez, büyüme için agresif bir strateji uyguladı. İlk olarak Milano, Tokyo, Hong Kong, Osaka, Singapur, ve Londra’da mağazalar açtı. 80’ler bitmeden Münih ve New York’a da yeni mağazalar açılır.

Bvlgari’ye açılan ünlüler koridoru…

Bvlgari’nin ünü giderek yayılmıştı. Romalı kuyumcuya olan tutku zamanla ünlü çiftlere ve yıldızlara bulaştı. Savaş sonrası dönemlerde Bvlgari mağazasının önü dünyanın çeşitli yerinden gelen ünlülerin paparazilere poz verdikleri bir yer haline geldi: Roberto Rossellini ve Ingrid Bergman; Sophia Loren ve Carlo Ponti; Paulette Goddard ve  Erich Maria Remarque… ama aynı zamanda Audrey Hepburn, Kirk Douglas, Ursula Andress, Klaus Kinski, John Wayne, Mina ve Jessica Lange, Anita Ekberg, Gina Lollobrigida, Naomi Campbell  ve Jessica Chastain… İtalyan sosyetesi; Amerikan işadamı Nelson Rockefeller; İtalya’daki Amerikan büyükelçisi Clare Boothe Luce gibi ünlülerin yer aldığı,  prestijli bir müşteri koridoru oluştu. Richard Burton’a göre büyük aşkı Elizabeth Taylor’ın İtalyanca bildiği tek kelime Bulgari’ydi. Burton bir röportajında ise, “Ben Elizabeth’e bira içmeyi öğrettim. O da bana Bvlgari’yi” diyecekti…

Bvlgari Stili

Sotirio Bulgari, canlı renk kombinasyonları, dengeli hacimleri, büyüleyici desen ve motifleriyle kendi stilini oluşturmuştu. Çok değerli taşları, gümüşten gelen bilindik ustalığıyla işliyordu. 1920’lerin ilk kreasyonları geleneksel Fransız okulunun tasarımlarını yansıtıyordu. Platin ve elmasları Art Deco’nun stilize geometrileriyle birleştiriyordu. 1950’lerde rengi cüretkar, yeni bir şekilde kullanan ilk kuyumcular arasındaydı. Değerli taşları kromatik etkileri için seçerek yepyeni ve heyecan verici bir renk paleti açtı. Safir, simgesiydi ancak mücevherleri bir gökkuşağı tonunu yansıtıyordu.  

1960’lı yıllarda, İtalyan zarafetinin somut örneğini oluşturan üç yakışıklı kardeşle Bvlgari stili, kendi özgün tarzını bulmaya başladı. Artık ürünler Fransız stilinden belli başlı noktalarda ayrılıyordu. Kullanılan elmaslar, renk oyunlarını destekleyici bir malzemeye dönüştü. Değerli taşları dekoratif sert taşlarla birleştirerek renkleri cüretkar bir şekilde karıştırmak oldukça ilgi çekmişti. Aynı zamanda boyutlarının da büyük olması çağdaş sanat gibi cesur bulunuyordu. Tüm bu yenilikler düz, ana hatlar üzerine işlenmiş ve stilize edilmiş sarı altın Bvlgari’nin klasik görünümüne yansıdı. Bu cesur yeni görünüm kısa sürede Bvlgari stili olarak tanındı. Pop Art’ın babası Andy Warhol, Roma’yı her ziyaret ettiğinde, “çağdaş sanatın en iyi sergisi” olarak nitelendirdiği Bvlgari’ye uğramadan dönmezdi…

Bvlgari’nin stil ikonlarının öncüsü Serpenti, en tanınmış tasarımlarından biridir. Tarihi, Art Deco döneminin moda yılan bileziklerine bir saat eklemeye karar verdikleri 1940’lara kadar uzanıyor.

Coins veya Monete, 1960’larda hayata başlayan bir başka Bvlgari simgesidir. Hevesli bir madeni para koleksiyoncusu olan Nicola Bulgari, antik Roma para birimini mücevherlere dönüştürmeye karar vermesiyle, Monete koleksiyonu doğmuştu. Genellikle kalın altın zincirlere sahip Monete mücevherleri, Bvlgari’nin vazgeçilmez koleksiyonları arasında yer alıyor.

Bvlgari tarihi boyunca cüzdan, broş, kol saatleri ve benzeri ürünler tasarlamış olmasına rağmen 1970’lerin sonuna kadar piyasaya büyük bir saat koleksiyonu sunmamıştı. Klasik tasarımıyla “BVLGARİ BVLGARİ” kol saati, siyah yuvarlak yüzü çevreleyen sarı altından oluşan modeli, en çok bilinen ve yüksek satış rakamına ulaşan saati oldu. Diğer önemli tasarım ise Bvlgari’nin ‘kıvrımlı yılan’ saatiydi.

Bvlgari mücevher ve saat ürünlerinin yanısıra gümüş sofra takımlarından, parfümlere, kravatlardan eşarplara, çantalardan tüm deri ürünlerine kadar geniş bir yelpazeye giriş yaptı. Dünyayı bir zincir gibi saran ve İtalya’nın efsanevi markalarından birine dönüşen Bvlgari, 1995 yılında halka arz edildi. Takvimler Mart 2011’i gösterdiğinde Bvlgari bir başka dönüm noktasına girdi. Paolo ve Nicola Bulgari şirketin % 61.8 oranındaki payına sahipti. Dünyanın en büyük lüks ürün grubu LVMH (Louis Vuitton Moet Hennessy) grubu efsane marka Bvlgari’de büyük hisse sahibi oldu.

1884 yılında ilk mağazasını Roma, Via Sistina’da açan Sotirio Bulgari ile, ilk mağazasını 1885 yılında Londra Oxford Caddesi’nde açan Louis Vuitton, dünyanın en büyük lüks grubu LVMH çatısı altında bir araya geldi. Sotirio Voulgaris el yapımı gümüşlerle, Louis Vuitton Malletier sandık valizlerle çıktıkları yolculuklarını çok uluslu lüks markaların buluştuğu LVMH ile taçlandırdılar…  

LVMH: 1987 yılında Louis Vuitton ve Moët Hennessy’nin birleşmesinden doğan Paris merkezli çok uluslu Fransız şirketidir. Dior, Bulgari, DKNY, Fendi, Marc Jacobs, Kenzo, Loro Piana, Emilio Pucci ve Louis Vuitton dahil 75 yüksek moda markasına, Guerlain, Givenchy ve Acqua di Parma gibi parfümlere, TAG Heuer gibi saatlere sahiptir. Bulgari, De Beers ve Tiffany & Co. gibi mücevherler ve ayrıca Moët & Chandon gibi şaraplar ve alkollü içkiler, Les Échos ve Le Parisien gibi yayıncılık, Sephora gibi dağıtım ve lüks oteller çatısı altındadır. Ana hissedar dünyanın ilk zenginleri arasında yer alan Bernard Arnault’dur.  Arnault’un holding şirketi olan Arnault Family Group, oy haklarının %63,13’ü ile hisselerin %46,84’ünü kontrol ediyor.

error: Content is protected !!