Haydi Ischia’ya kaçalım!
Andira Vitale
İtalyan nostalji ortamında huzur mu istiyorsunuz? O halde adalar içinden en güzeli seçilen Ishia’ya kaçıyoruz… Sakin bir pastoral ada olan Ischia, İtalyan güzelliği, ruhu ve misafirperverliği ile adaya gelenleri, gerçek bir dost gibi sevgiyle karşılıyor.
Ünlü seyahat dergisi Travel + Leisure, bu yıl okuyucularının görüşleri doğrultusunda 2022 yılının en güzel 25 adasını belirledi. İtalya’nın güneyinde, Napoli Körfezi’nin incilerinden biri olarak parlayan bu sevimli ada, güzellik ve çekicilik açısından Maldivler, Bali ve Yunan adalarını bile geride bıraktı. Neden mi? Pitoresk manzaraları, kaplıcaları ve ünlü Maronti dahil bozulmamış plajları ziyaretçilerini büyülemiş. Hemen hepsi Ishia halkını “çok nazik ve yardımsever” olarak nitelendirmiş…
Tiren Denizi’nde sakin bir pastoral ada olan Ischia, Napoli’den feribotla bir saat uzaklıkta bulunuyor. Napoli Körfezi’nin manzarasını izleyerek şehrin kalbi olan marinaya varıyoruz. Feribotttan indiğimiz andan itibaren iç acıcı bir italyan güzelliği, ruhu ve misapirverliği bizi karşılıyor. Renkler, kokular ve denizden adaya yansıyan ışıklarla büyüleniyoruz. Bu sıcaklığa geçmişin İtalya’sını anlatan nostaljik görüntüler eşlik ediyor: Vespa üzerinde sırtına bağladığı bebeğiyle önümüzden geçenler; iplere asılan çamaşırlar; kapıların önünde sohbet eden büyükanneler; uzun masalarda yapılan makarnalar; dini sokak geçitleri; nostaljik kilise düğünleri… Dar sokaklar, begonviller, gün batımları… Artı tüf kayaları ve termal suları… Bir ada klasiği olarak manzara ve gelenekler kasabadan kasabaya değişiyor ama her yerde aynı nezaket ve içtenlik bizi karşılıyor…
Yat limanıyla Lacco Ameno, pitoresk eski kentiyle Forio en büyüleyici şehirler arasında yer alıyor. Kuzeyde bulunan Casamicciola Terme, en fazla kaplıca sayısıyla öne çıkıyor. Ischia Porto koşuşturmaca ve ticaret merkezi, yakınındaki Ischia Ponte ise eski bir dünya izlenimi bırakıyor.
Ischia Ponte köyü
Adadaki ilk günümüzü Ischia Ponte ile Aragon Kalesi arasında geçiriyoruz. İlk durağımız balıkçılıkla uğraşan ama dut ağaçlarının varlığı nedeniyle Borgo di Celsa olarak da bilinen Ischia Ponte köyü. Burası, Ischia adasındaki en karakteristik yerlerden biri. 18. yüzyılın sonundan itibaren korsan baskınları sona erince bu köy de gelişmeye başlamış ve adanın zengin bölgelerinden biri olmuş. Alçak ve zarif evlerin sıralandığı, çok sayıda görkemli binanın bulunduğu sokaklarda bu zenginliğin izlerini görüyoruz. Limana birkaç adım mesafede yer alan bu köy, günün her saatinde, ama özellikle sabah saatlerinde yaşanması gereken bir yer. Antik köyün yavaş hayatı, sabahın erken saatlerinde balıkçı teknelerinin gelişiyle, eski Boccia fırınından ekmek almaya çalışan meşgul bayanlarla, birbirini kovalayan seslerle başlıyor. Bu hareketliliğe bir de Kutsal Ruh Katedrali’ne, tüm adanın koruyucu azizi olan San Giovan Giuseppe della Croce’ye dua etmeye gidenler, dini festivaller katkı sağlıyor.
Gün ortası çanları, sanat ve gelenekle bağlantılı bu topluluğa zamanın geldiğini bildiriyor. Burası, adanın en ünlü ressamlarından biri olan ve usta tarafından dünyada benzersiz bir şekilde temsil edilen Mario Mazzella’nın da resimlerinin sergilendiği bir yer. Sanatçının oğlu Luca babasının hikayesini her zaman anlatmaya hazır bir şekilde ziyaretçilerini karşılıyor.
Antik Aenaria Kenti
Cam tekne ile Cartaromana Körfezi’nde bulunan antik Aenaria kentinin arkeolojik kalıntılarını görmeye gidiyoruz. Antik limanın bazı bölümleri, Roma döneminden kalma konutlar ve çeşitli arkeolojik kalıntılar arasında tarih yolculuğuna çıkıyoruz. Buradaki gizli tarih gerçekten büyüleyici…
Aragonese Kalesi
Cartaromana Körfezi’nin sahip olduğu hikaye bununla sınırlı değil. Aragon Kalesi’nden bahsediyoruz. 474 yılında Gerone askerleri tarafından inşa edilen antik malikane tektonik bir olaydan sonra anakaradan ayrılmış. 1500’lerde bir feodal konut, daha sonra bir İspanyol kalesi olan bu tarihi yer, Bourbonlarla birlikte, 1800’lerin ilk yarısına kadar bir hapsetme ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bir siyasi hapishaneye dönüşmüş.
Aragonese Kalesi
Aragon Kalesi, adadan bir taş atımı uzaklıkta bulunuyor. Yunanlıların eski sığınağı olan bu görkemli tarihi eser, 1441’de Alfonso D’Aragona tarafından olağanüstü bir kaleye dönüştürülmüş. Burada, körfez manzarası sunan panoramik noktaların keyfini çıkarıyoruz. Ischia Ponte köyünden Spiaggia dei Pescatori’ye ve Epomeo Dağı’na kadar uzanan Immaculate Conception Terrace’ı en muhteşem noktalardan biri olarak zihnimizde yer ediyor.
Kalenin birçok hazinesi arasında, on sekizinci yüzyıldan kalma Immaculate Conception kilisesi bulunuyor. Bunlardan biri yakınlardaki Clarisse Manastırı’nın başrahibesi Battista Lanfreschi tarafından yaptırılan ve on yıllardır sanat sergilerine ev sahipliği yapan Santa Maria della Consolazione Manastırı, diğeri bir zamanlar Yoksul Clares tarikatından kırk rahibeye ev sahipliği yapan Rahibeler Mezarlığı. Ve ölenlerin cesetlerinin duvarlara yerleştirildiği bir dizi oda bulunuyor.
Adımlarımız tarih ve sanatın izlerini sürmeye devam ediyor: San Pietro a Pantaniello ve 16. yüzyıldan kalma altıgen planlı kilisesi Casa del Sole; İtalyan Risorgimento suçlularının yanı sıra siyasi mahkumların ve ünlü kahramanların hapsedildiği Bourbon Hapishanesi; Bir zamanlar Kale’nin bahçesi olan, gözlerimizin Lattari dağları ile Gaeta Körfezi arasına kilitlendiği Terrazzo degli Ulivi; on dördüncü yüzyıldan kalma Madonna della Libera kilisesi; vaftizhanede Santa Monica ve Santa Rita’yı betimleyen tablolara ev sahipliği yapan üç nefli Varsayım Katedrali; San Tommaso da Villanova; 11. ve 12. yüzyıllar arasındaki dönemde, duvarları azizlerin figürlerini ve orada gömülü soylu ailelerle ilgili armaları taşıyan Crypt Gentilizia.
Daha sonra adanın kuzeyine doğru hareket ediyoruz. Tekneyle giderken Casamicciola limanı, San Montano Körfezi, Zaro Burnu, San Francesco di Paola ve Chiaia plajlarını izliyoruz. Sonunda Forio’ya varıyoruz. Burası Colombaia ve La Mortella Bahçeleri de dahil olmak üzere doğal ve çevresel güzellikler açısından adanın en zengin ve büyük kasabaları arasında yer alıyor. La Mortella’nın bakımlı botanik bahçeleri, İngiliz besteci William Walton’ın karısı Susana Walton tarafından yaratılmış. Bugün genellikle etkinliklere ve konserlere ev sahipliği yapıyor.
Mortella Bahçeleri
Eski bir gözetleme kulesi olan Torrione’yi ve on dördüncü yüzyıldan kalma haçı gördükten sonra teraslı bir restorana geçiyor ve deniz manzarası eşliğinde Margherita pizzasının tadına varıyoruz.
Daha sonra tekneyle güneye doğru devam ediyoruz. Scogli degli Innamorati, Cava dell’Isola ve Citara plajları, Punta Imperatore ve heybetli Pietra della Nave birbirini takip ediyor. Sonrasında ardı ardına doğal havuzlarla karakterize edilen Scannella, Pelara ve Sorgeto körfezlerinin keyfini çıkarıyoruz. Burada deniz suyuyla karıştırılmış kükürtlü sularda yüzüyoruz.
En güneydeki nokta, eski bir balıkçı köyü olan Sant’Angelo’da, büyük Maronti plajını, Sgarrupata’yı Punta San Pancrazio’yı ve volkanik doğanın olağanüstü harikalarını ziyaret ediyoruz. Ama öncesinde dükkanların arasında bir yürüyüşe çıkıyoruz.
Sant’Angelo
Napoli’ye çok yakın olan Ischia’da mükemmel pizzaları, sfogliatelle (ricotta ve portakal kabuğu dolgulu şekerlenmiş hamur işleri) sunan pasticceria veya ikonik babà (genellikle romla ıslatılmış küçük, yumuşak bir sünger tatlısı) gibi Napoliten lezzetleri bulmak zor değil. Birçok bar ve plaj kulübü ayrıca rustik ekmek, fior di latte peyniri, prosciutto, domates, marul ve mayonez ile yapılan tost bir sandviç olan zingara Ischitana’yı da servis ediyor. Piennolo, zengin volkanik toprakta yetiştirilen ve onları ekstra tatlı ve özel kılan buradaki en popüler domatestir. Makarna al pomodoro’da bu nedenle kullanılan tür budur. Yine domates ve yerel baharatlarla pişmiş toprak kapta pişirilen tavşan yahnisi olan tavşan Ischia, adanın özel lezzetleri arasında yer alıyor.
Biz en çok, saman sarısı renkli yerel beyaz şaraplardan Ischia Biancolella eşliğinde, karides, kalamar, scampi, müren, yılan balığı ve kırmızı balık gibi çeşitli balıklarla hazırlanan klasik Ischian balık çorbası İle Ischia Forastera eşliğinde yediğimiz ızgara kılıç balığını çok beğendik….
Ama ne yediğin değil kiminle ve nerede olduğun önemlidir… Ishia da olmak hayatın en değerli ve lezzetli dilimlerinden biriydi… Biz de birinciliği bu güzeller güzeli adaya verdik…
Condividi: