13 Aralık: Azize Lucia
Ayfer Selamoğlu- Venedik’te, çizgili gömlekli gondolcuların kullandığı uzun, siyah ve süslü gondollarda eski Napoliten şarkısı Santa Lucia’yı duymayan yok gibidir. Her ne kadar Venedik’le özdeşleşse de şarkı Napolili denizcilere ait. 1850 yılında Teodoro Cottrau besteledi. Ninni gibi insanı rahatlatan, dünya çapındaki bu ünlü şarkıyı İtalyan tenör Enrico Caruzo’dan Andre Bocelli’ye kadar pek çok ünlü sanatçı seslendirdi. Şarkıda, şirin Napoli’de gece vakti teknesiyle dolaşan bir denizci vardır. Mehtap çıkmıştır. Gümüşten bir ışık tekneyi ve yolu aydınlatmaktadır. Mehtabın ışığı, Siracuza’nın, körlerin ve yoksulların koruyucu azizesi Santa Lucia’nın ışığıdır…
Efsaneye göre Santa Lucia’nın hikayesi dördüncü yüzyılda, Sicilya’da, Syracuse’da geçiyor. Hristiyanlığın yasak olduğu bir dönemdir. Bu dine inananlara yönelik zulüm, işkence ve ölüm cezaları yaygındır. Böylesine baskıcı bir dönemde Lucia soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelir. Genç bir kız olduğunda hem kendisi hem karakteri şehirdeki herkesi etkiler. Görenleri büyüleyen, parlak mavi gözleri vardır.
Bir efsaneye göre Lucia daha küçük yaştayken babasını kaybetmiş. Annesi Eutychia yalnız başına onu büyütmüş. Lucia büyüdüğünde Hıristıyanlığı benimsemiş. Evlenme zamanı geldiğinde zengin bir soylu Lucia’yı annesinden istemiş. Kızının geleceğini garantiye almak isteyen annesi bu evliliğe sıcak bakıyormuş. Ama kendisini tanrıya adayan ve bakire kalmayı tercih eden Lucia istemiyormuş. Annesi ısrar ediyor, Lucia reddediyormuş. Lucia’nın mavi gözlerine aşık olan delikanlı da “Onları görmeden yaşayamam” diyormuş. Annesinin ısrarlı baskılarına dayanamayan Lucia, bir gün gözlerini oymuş ve gence göndermiş. Hıristiyan olan Lucia’nın bu cesur davranışı Tanrı’yı çok etkilemiş ve ona gözlerini geri vermiş. Rönesans döneminde resmedilen Santa Lucia’nın tablolarında elinde ya da bir tabağın içinde görülen gözler bu efsaneye atfedilir…
Yaygın olan bir başka efsaneye göre Lucia kendi halinde, annesinin isteğiyle nişanlanmış bir genç kızdır. Ancak bir gün annesinin ciddi bir hastalığı olduğunu öğrenir. Annesinin derdine çare bulmak için Catania’da bulunan Sant’Agata’nın mezarını ziyaret eder. Orada uykuya dalar. Ve Aziz Agatha’yı rüyasında görür. Lucia’ya annesini sağlıklı görmek istiyorsa yoksullara, çocuklara yardım etmesi gerektiğini söyler. Eve döndüğünde annesini mucizevi bir şekilde iyileşmiş bulur. Bundan sonra Lucia hayatını mesihe adamaya karar verir. Servetini hayır kurumlarına bağışlar. Ve kendisini Hristiyan olarak suçlayan nişanlısından ayrılır. Ancak bu kararı nişanlısının öfkesine neden olur. Lucia’yı Romalı yetkililere ihbar eder. O sırada İmparator Diocletian’ın zulmü ağırdı. Genç kız tutuklanır. Duruşma sırasında inancını açıklar. Bunun üzerine Lucia’ya genelevine gönderilme ve fahişelik yapma cezası verilir. Ama vücudu o kadar ağırlaşmıştır ki askerler onu götürmeyi başaramazlar. Daha sonra onu kazığa mahkum ederler. Ancak alevler Lucia’ya dokunmaz. Nihayetinde başı kesilir. Ve gözleri oyulur. Ama Lucia ölmeden önce baskıcı Diocletian’ın yakında öleceğini ve Hıristiyanlara karşı yaptığı tüm zulümlerin en kısa sürede sona ereceğini açıklar. Efsaneye göre Syracuse Azizesi, ait olduğu Hıristiyan dinini inkar etmek yerine şehit olmayı seçtiğinde sadece 22 yaşındaydı. Yıl M.S. 304’dü…
Santa Lucia’dan çok önce İskandinavya’da yılın en uzun gecesinin 13 Aralık olduğuna inanılıyormuş. Bu nedenle, o günü Latince’de “ışık’ anlamına gelen Lucia’ya atıfta bulunarak, Santa Lucia yortusu olarak kutlamaya başlamışlar. Dün tarihin iki ayrı durağı Roma’da buluştu. Santa Lucia bayramı, hem doğanın hem efsanelerin ışığı olarak başkenti aydınlattı. Roma’nın tarihi merkezi Piazza di Pietra’da, Hadrian Tapınağının büyüleyici antik sütunları önünde tepeden tırnağa beyazlar giymiş İsveçli gençler, İtalyanlarla birlikte ışık gününü kutladılar. Sarışın mavi gözlü kızların hepsi bekareti simgeleyen kırmızı kemer takmıştı. Başlarında barış ve zaferi simgeleyen zeytin dalından taçlar vardı. Ve aralarından birinin çevresinde dans edip Santa Lucia şarkısını söylediler. O kız, başındaki zeytin dalındaki taca mumlar iliştirilmiş Santa Lucia’ydı…
Ve çocuklar! İtalya’da çok köklü bir geleneğe göre Lucia, çocukların bekledikleri hediyeleri uçan bir eşekle evlere getiren bir azizedir. Bu yüzden hem Azize hem eşek için masaya yatmadan önce içinde saman süt ve havuç bulunan bir tabak bırakılır. Çocuklar Noel hediyeleri için bir mektup yazar, sonra yatağa giderler. Eğer ailelerini dinleyen, iyi kalpli bir çocuk iseler Azize onlara oyuncak ve tatlılardan oluşan hediyeler bırakır. Uyandıklarında ağacın altında bir şey yoksa, hediye alacak kadar iyi olmadıkları anlamına gelir. Çocuklar bu nedenle Noel Baba’dan önce Santa Lucia’yı bekler. Santa Lucia’nın koruyucu azizesi olduğu Syracuse’da ise bu özel gün, gözlerin koruyucu azizine ithaf edilecek olan klasik Sicilya Arancini’sinin hazırlanmasıyla kutlanır.
Condividi: