Yas: Lina Wertmüller öldü
Vita Gazette- İtalyan sinemasının ikonik yönetmeni, ironi ve zeka dolu filmler çeken, en iyi yönetmen dalında Oscar’a aday gösterilen ilk kadın Lina Wertmüller öldü.
Lina Wertmüller ismi bir Fellini ve Pasolini gibi sıkça anılmasa da döneminin en çok dikkat çeken yönetmenlerinden biridir. Özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda sınıf çatışmasına, İkinci Dünya Savaşı’nın ve faşizmin mirasına, erkek şovenizminin toplumsal hayattaki etkilerine yönelik filmlere imza atmıştır.
Arcangela Felice Assunta Wertmüller von Elgg Spanol von Braueich, bugün 9 Aralık’ta 93 yaşında vefat eden en ünlü İtalyan yönetmen Lina Wertmüller’in sicil dairesindeki adı bu. 1928’de Roma’da doğan Wertmüller, en iyi yönetmen dalında Oscar’a aday gösterilen ilk kadındı (1976). Pasqualino Settebellezze ile 2020’de onursal Oscar ödülünü kazandı. Dünyanın dört bir yanından kadın yönetmenlere rehber ve ikon olan Wertmüller, bu mesleğe çok az insanın olduğu bir zamanda başladı ve filmleri büyük ticari ve eleştirel başarı ile karşılaştı.
Lina Wertmüller sinemaya atılmadan önce kukla tiyatrosu yapıyordu. Fellini’nin Sekiz Buçuk filminde asistanlık yaparak sinemaya başladı. Fellini’nin etkisi daha ilk filmi Kertenkeleler’de (I Basilichi, 1963) görülmeye başladı. İtalyan taşrasında amaçsız dolaşan ve Roma’ya gitmeyi hayal eden üç gence odaklanan film, konu ve atmosfer olarak Fellini’nin Aylaklar’ına (I Vitelloni, 1953) çok benzer. Sonraki filmlerinde de grotesk objeleri ve şişman kadınları Fellinesk biçimde kullanmıştır.
Lina Wertmüller aristokrat kökenli zengin bir aileden gelmesine rağmen sosyalistti. Bütün filmlerinde faşizmi grotesk ve absürd bir öğe olarak kullandı. Faşizmle dalga geçerken İtalyan tiyatrosunun komedi unsurlarından faydalandı. Yedi Güzeller (Pasqualino Settebellezze, 1975) filmi, Hitler’le Mussolini’nin el sıkıştığı arşiv görüntüsüyle başlar. Filmde, Wertmüller’in gözde aktörü Giancarlo Gianni’nin canlandırdığı Pasqualino toplama kampında hayatta kalmak için birçok şarlatanlık ve maskaralık yapar. Ve İtalyan comedia dell’arte tiyatrosunun geleneklerini kullanır. Bütün filmlerinde faşistleri karikatürize eden Wertmüller, faşizmin ülkeyi yönettiği yıllarda faşizmin gösterişli cazibesine kapılanları ironik bir biçimde grotesk durumlara düşürür. Faşizmi provokatif amaçlarla, karanlık yüzünün ötesinde trajikomik bir insanlık durumu olarak göstermiştir.
Filmlerinde hem kadınları hem erkekleri eleştirir. Wertmüller’in filmlerinde, başı dertten kurtulmayan Mimì’nin (Giancarlo Giannini) hikâyesini anlatan Mimì Metallurgico Ferito nell’Onore’de (The Seduction of Mimi, 1972) de olduğu gibi, budala durumuna düşerek rezil olanlar hep erkekler olur. Ama genellikle bu duruma sebep olan olayların merkezinde kadınlar vardır.
Lina Wertmüller filmlerine uzun isimler koymasıyla da tanınır. En uzun isme sahip filmi bu alanda Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiştir: Un Fatto di Sangue nel Comune di Siculiana tra due Uomini per Causa di una Vedova. Si Sospettano Moventi Politici. Amore-Morte-Shimmy. Lugano Belle. Tarantelle. Tarallucci e Vino (1978). (1973 yılında çektiği filminin ismi ise şöyleydi: Film d’Amore e d’Anarchia, Ovvero: Stamattina Alle 10, in Via dei Fiori, Nella Nota Casa di Tolleranza… Wertmüller uzun film isimlerini, onları afişlere sığdırmakta zorlanan yapımcılarının maliyetini arttırmak gayesiyle bir “şaka” olarak tasarladığını söylüyordu.
Beyaz, ikonik gözlükleri en sevdiği nesneleriydi. 2020’de Officiel ile yaptığı röportajda, “Ben her zaman siyah giyerim ve çikolatalı dondurmayı severim” dedi. Wertmüller “en sevdiği silahı olan kamera aracılığıyla cesurca siyasi ve sosyal kuralları baltaladı”. Napoli’yi çok seviyordu. Onursal vatandaşı oldu. Ona göre Napoli, “Bir şehirden daha fazlası, eski bir inciydi”.
Condividi: